Kışın en soğuk günleri kendini daha fazla hissettirmeye başladı. Metroloji havaların daha da soğuyacağı haberlerini verirken, termometreler eksiye doğru düşmeye başladıkça çoğumuzun içinden, istem dışı da olsa bir soğuk ürperti geçmeye başlıyor. Soğuk kendini iliklerimize kadar hissettiriyor. Bir taraftan üşüyor ama bir taraftan da yanıyoruz. Üşümek ve yanmak birbirine taban tabana zıt, iki uç ısı değeri.
Üşürken nasıl yanmaya başlıyoruz?
Ekonominin iyi gitmemesi, paramızın dolar karşısında güçten düşmesi, enflasyonun dizginlenememesi karşısında evlere giren maaşların alım gücünün zayıflaması yoksul ve dar gelirlileri ciddi sıkıntıya soktu. Bir taraftan faturalar bir taraftan zorunlu ihtiyaç maddelerinin karşılanması. Zaten gelirler giderleri karşılayamıyordu. Yaşam için gerekli olan ihtiyaçlar neredeyse en minimum düzeye çekilmişken, faturalar zar zor ödenirken önlenemeyen fiyat artışları karşısında her ay bu ihtiyaç maddelerinden bir kısmından daha feragat edilirken; soğukların artması, dondurucu havalar bu koşullarda yaşama tutunmaya çalışanları daha fazla etkileyecektir. Zaten sürekli artan elektrik ve doğal gaz faturaları daha da katlanacaktır.
Dondurucu havalardan korunmak için kombilerin yanına nasıl yaklaşacağız, peteklerin ısısını yükseltmek için kombinin ayarını nasıl yükseltecek. Ayar düğmesini çevirse bile ayın sonunda katlanarak gelen faturayı nasıl ödeyecek? Kış gelmeden zor geçeceği yazılıp çiziliyordu. Şimdi yazılanlar yaşanıyor. Soğuklar üşütürken ateş olup ceplere yansıyacaktır. Açlık ve yoksulluk sınırında yaşayanların, faturalarını bile ödemekte zorlananların, tek umudu bir an önce baharın gelmesini beklemekle geçecektir. Bu kışı atlatanlar bundan sonra yaz sıcaklarından bir daha şikâyetçi olmayacaklardır.