Ramazan Yavuz - Özel
TİGRİS HABER - Diyarbakır’da inanç turizmi denildiğinde Ulucami’nden sonra akla gelen ilk yer İçkale’de bulunan Hz. Süleyman cami. İçkale’de, Hz. Süleyman Camii ve alanı Sur içi ve Hevsel Bahçeleri ile birlikte UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alıyor. Camiinin önemi ise, 639 yılında kente giren İslam ordusunun komutanlığını yapan Hz. Süleyman ile birlikte şehit düşen 26 sahabe mezarının burada bulunması. Özellikle 1980’li yıllarda kırsal kesimden kent merkezine yaşanan yoğun göçle birlikte Camiin etrafı gecekondularla kuşatıldı.
Alandaki amfi tiyatro yer altında kaldı
Hz. Süleyman caminin önündeki alanda Rekreasyon çalışması sürerken o yıllarda Diyarbakır Tanıtma Kültür ve Yardımlaşma Vakfı (DİTAV) yönetim kurulu, dönemin Valisini makamında ziyaret ederek söz konusu alanda aslında yer altında tarihi çok eskiye dayanan amfi tiyatroda bulunduğunu ve kazı yapılması halinde bunun da ortaya çıkarılabileceği dile iletti. Ancak, bunun üzerinde pek durulmadı ve şimdiki halinde karar kılındı.
Binlerce kişi ziyaret ediyor
Hz. Süleyman Camisi, özellikle Perşembe günleri, hafta sonları ve kandil gecelerinde dolup taşıyor. Binlerce kişi camiyi ziyaret edip namaz kıldıktan sonra sahabe mezarlarında dua ediyor, adaklar adıyor. Hz. Süleyman Cami, İnanç turizminin yanı sıra yerli ve yabancı fotoğraf sanatçılarının da kentin görsel güzelliklerini çekmek için ilk uğradıkları mekânlardan biri. Caminin etrafını çevreleyen Surlar ve hemen üzerindeki İç kale müzesindeki tarihi yapılar görenleri adeta büyülüyor.5 bin 800 metre uzunluğundaki surlarda Diyarbakır Valiliği ve Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi tarafından başlatılan restorasyon çalışması halen sürüyor.
Bu kent için çok önemli bir çalışma. Çünkü yıllardır surların kaderiyle baş başa bırakıldığı ve yıkılmaya başladığıyla ilgili şikayetler hep dile getiriliyordu. Surların bazı yerleri önlem alınmadığı için geçmiş yıllarda yıkılmıştı. Surların tümünün restorasyonu öyle anında yapılabilecek bir şey de değil. Buna zaman ve bol ödenek gerekiyor. Şimdilik sürüyor ve yakın zamanda bütünüyle bitmesi umut ediliyor. Restorasyon, onarım, halka arz işi tamamda sonrasıyla pek kimse ilgilenmiyor. Dünya kadar para harcanıp onarılıyor, halkın hizmetine sokuluyor sonra sahip çıkılmıyor.
Asıl meseleye gelirsek..
UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesinde bulunan Surlar, İç Kale ve Hz. Süleyman camisinin önemini aktardıktan sonra şimdi asıl meseleye gelelim. Geçen Perşembe günü ilk gördüğümde ‘belki bu günlük böyledir’ diyerek ele almadım. Ancak hafta içi ve bir sonraki Perşembe ve hafta sonları üst üste gittiğimde de durumun aynı olduğunu görünce fotoğraflarla da iyice belgeleyip ‘artık yazılmalı’ diyerek konuyu ele aldım.
Üzen görüntüler
Hz. Süleyman camisinin muhteşemliğini perdeleyen üzücü görüntülerden bahsediyorum. Son dönemlerde oluşuyor bu görüntüler. Tarihi Sur içini görmeye gelen yerli ve yabancı turistler, Hz. Süleyman Cami önündeki park alanında gelişi güzel atılmış çöpleri, ağzına kadar dolup taşmış ve etrafa pis kokular saçan çöp kutularını görünce şaşkınlığını gizleyemiyor.
Bu çöplerin nedeni ise parkı adeta mesire alanına dönüştüren yoğun insan sirkülasyonu ve temizlik konusunda Büyükşehir Belediyesi’nin yeterli önlem almaması. Sabahın erken saatlerinden itibaren parka gelip çoluk, çocuk yer kapan ve akşam karanlığına kadar piknik yapan ailelerden duyarlı olanlar çöplerini poşetlere koyarak parkın bazı bölümlerinde bulunan çöp bidonlarına koyarken,bazısı ise bu hassasiyeti göstermiyor. Surların üzerinden alana bakıldığında ise yeşil alanın içine atılmış yüzlerce boş pet şişe, kartonlar, poşetler, naylon bardaklar, boş bisküvi kutuları fotoğraflara yansıyor. Ayrıca yarısı yenmiş, gerisi banklarda bırakılmış ekmekler, bisküviler, boş sigara paketleri, sigara izmaritleri, boş şişeler, çöp dolu poşetler ve hatta kedilerin yemesi için bankların üzerine konulmuş yemek artıkları bile bulunuyor.
Banklar ve çekirdek kabukları
Parktaki banklarda oturmak istediğinizde ise, sizi bankların altında kümeler halinde oluşmuş ve yeşilliği çorak hale getirmiş çekirdek kabukları karşılıyor. Bankların yanı sıra parkın birçok noktasında durum aynı. Durumun neden böyle olduğunu sorduğumuz bazı vatandaşlar, sorunu alanın bazı yerlerine konulan çöp kutularının küçük ve çabuk dolmasına, bazısı ise alanda görev yapan temizlik personellerinin yetersizliğine bağlayarak sorunun oluşumunda kendilerinin hiç katkısı yokmuş gibi davranıyor.
Temizlik personeli sayısı düşürüldü iddiası
Sık sık İç kaleyi ziyaret edip konuya hâkim olan bazı vatandaşlar, 08.00-16.00 vardiyasında İş-Kur tarafından parka gönderilen 3 temizlik işçisi bulunduğunu, 16.00-24.00 vardiyasında ise daha önceleri 4 olan işçi sayısının 2’ye düşürüldüğünü ve işçilerin çöpleri toplamada yetersiz kaldığını belirtiyor. Kutsal mekâna ziyaretlerin en yoğun olduğu Cumartesi ve Pazar günleri ise işçisi sayısının 1’e kadar düşürüldüğü dile getiriliyor.
“her şeye rağmen çöplerinizi biriktirip kalktığınızda atsanız böyle olmaz” önerisine ise piknik yapan bazı vatandaşlar mahcup şekilde sadece “Haklısınız. Bundan sonra böyle yaparız” diye karşılık veriyor. Belli ki ciddi şekilde pek kimse uyarmamış olacak ki gayet rahatlar. Durumun vahametini gören duyarlı bazı vatandaşların çöplerini poşetlerde biriktirip atması ise dikkat çekiyor, Ancak, bu çok küçük bir grup.
Banklarda oturan vatandaşlarla yaptığımız sohbette, bazısı direkt Belediyeyi hedef alırken, bazısı ise, ‘tamam belediye personeli yetersiz anladık. Birinci derecede sorumlu Belediye. Ancak, iğneyi kendimize, çuvaldızı başkasına batırmaktan vazgeçmeli ve kendimizde buraya sahip çıkıp kirletmemeliyiz. Sonuçta burası kentin gözbebeği olan herkese ait bir yer. Buraya gelip piknik yapanlarında sorumluluğu var’ diyerek suçu ortaklaştırıyor.
Tek işçi ve 3 büyük poşet
Parkın temizliğinden sorumlu temizlik işçisinin çabası ise fayda etmiyor. Çöpleri toplamak için belirli aralıklarla bire parkta kan ter içinde kalarak geziyor, büyük poşetlerle çöpleri toplamaya çalışıyor. Vatandaşların ‘temizlik işçisi sayısı yetersiz’ iddiası meydanda doldurduğu 3 büyük poşeti tek başına çekmeye çalışan orta yaşını geçmiş işçinin içinde bulunduğu durumla adeta kanıtlanmış gibi oluyor.
Banklarda oturan vatandaşlardan biri temizlik işçisini göstererek “kaç saattir oturuyorum burada. Temizlik işçisi bazen uyarıyor piknik yapanları çöplerini sağa sola atmasınlar diye. Ama, kimse umursamıyor. Hatta bazısı ona kızıyor. Adam doldurduğu büyük çöp poşetlerini toplama alanına götürene kadar çöp kutuları tekrar doluyor. Ne yapsın garibim elinden geleni yapıyor. Ondan da bu kadar geliyor. Belediye, işçi sayısını arttırmalı” diyor
Bu arada, alanda özellikle Perşembe günleri 70’e yakın büyük poşet çöp toplanıyormuş. Bu sayı hafta içi ise 30-40’a kadar düşüyormuş.
Kutsal mekâna yakışmıyor
İç kale ve Hz. Süleyman camisini haftada en az 1-2 gün ziyaret eden ve kent duyarlılığı yüksek olan vatandaşlar ise, “bize en yakın iller olan ve oralarda da inanç turizmi hayli artan komşu kentlerde böyle şeye müsaade edilmez. Bankların altı çekirdek kabuklarıyla dolu. Oturamıyorsunuz adeta. Etraf rast gele atılmış çöplerle dolu. Temizlik işçileri uğraşıyor ama baş edemiyor. 1-2 Temizlik işçisi bu kadar büyük alanı nasıl temizlesin?. Bu görüntü bu kente, hele de özellikle bu kutsal mekana yakışmıyor. Piknik yapanlar uyarılmalı ama Büyükşehir Belediyesi de yeterli personel göndermeli buraya. Birinci derecede sorumlu Belediye. Daha önceleri de burası dolup taşıyordu ancak bu kirlilik yoktu. Çünkü yeterli personel vardı. Kentte insan sirkülasyonun en fazla olduğu yer burası. Sadece Diyarbakır’dan değil çevre il ve ilçelerden günde binlerce kişi buraya ziyarete geliyor. Buna göre öncelikli önlemi almak Belediyeye düşüyor. 5-10 temizlik personeli görevlendirse bu çöpleri 3-4 saatte kaldırırlar ve bu çirkin görüntüler yaşanmaz. ”diyor.
Burçların içinde de durum aynı
Hz. Süleyman Camisini çevreleyen Surların birçok burcunda da aynı sorun yaşanıyor. Burçlara gezmek için çıkanları çöp dolu poşetler, gazlı içecek kutuları, boş pet şişeleri karşılıyor. Yeni restore edilen burçların içinde yakılan ateşlerin dumanından simsiyah olan tarihi taşlar dikkati çekiyor. Yani ‘restore ediliyor, ancak sonra sahip çıkılmıyor’ dediğim bu. Haftada 2-3 temizlik işçisi İç kaledeki Surlara çıkıp temizlik yapsa ve ayrıca vatandaşlar temizlik konusunda zabıta tarafından uyarılsa bunun önüne hemen olmasa da zamanla geçilebilir.