‘Birileri halkın ekmeği ile oynuyor’ desek ne olur?
Dün yazmıştım; ‘Diyarbakır’da un muamması!’ diye.
Ortada bir stok var, ancak kimse üstüne almıyor, ‘yoğurdum ekşi’ demiyor.
Un fabrikaları fırıncıları, fırıncılar da un fabrikalarını işaret ediyor.
Mantıken baktığımızda, fırıncı esnafı unu en fazla ne kadar alacak, nereye stoklayacak. Ürettiği ekmek belli, aldığı unla oranlandığında, girdi-çıktı nedir anlaşılır. Küçük bir denetimde durum anlaşılır zaten.
Asıl sorun; ‘Un stoku var’ haberimize spekülatif haber diyenlerde, yani, un fabrikalarında.
Ekmek fiyatları artmasın, piyasa rahatlasın diye TMO Kasım ayı başında 416 bin ton buğdayı satışa sunmuş, bu da yetmemiş birkaç gün önce de 100 bin ton daha satışa konulmuş. Bu satış un fabrikalarına yapılmış. Amaç, un fiyatları artmasın, ekmek fiyatlarına yansımasın diyedir.
Araştırdık, öğrendik, bu durumda un fabrikaları bir torba unu 200 TL’nin üzerinde satamaz. Böyle olunca da fırıncı ekmek gramajına ve fiyatına dokunamaz. Ama fabrikalar bir torba unu 250 ila 300 TL arasında satarsa, fırıncıda panikler, piyasada panikler. Fiyatlar da hayda hay, uçar gider.
Biz de bunları yazınca, doğal olarak bu kez un fabrikalarının sahipleri panikler!
Bir hafta on gündür neden bir panik havası var, un ve ekmek piyasasında. TMO, görevini yapmış, stokunu sunmuş un fabrikalarına ki, piyasa rahatlasın, ne fabrikalar ne de fırıncılar stok yapmasın.
Şimdi soruyorum; O zaman, bazı un fabrikaları ve bazı fırın işletmeleri bütün bu rahatlatmalara rağmen, piyasayı neden panik havasına soktular.
Fırsatçılık mı denediler?
Ya tutarsa?
Ayıp değil mi?
Yüz yüze bakıyoruz, ekmeğimize göz koyuyorsunuz!
İşte asıl sıkıntı burada başlıyor, halkın ekmeğine göz koyanlara fırsat vermeyeceğiz, işte böyle, bu mecralardan takır, takır hesap soracağız.
Anlaşıldı ki, haberimiz spekülatif değil, TMO’nun buğday satışına rağmen fabrikalar unun torbasını 260-270 TL’ye satmış, haksız kazanç elde etmişler. Sonra da DTSO ve Borsa Başkanlarını bir şekilde yanlarına alarak, ‘Stok’ meselesini meşrulaştırmaya çalışmışlar.
Ayıp etmişler.
Fırıncılara da kızıyorum, unlarını alırken faturalarını da alsınlar ki, durum keşmekeş olmasın. Sözlü beyanla yazılı beyan arasındaki farkı bu olayda çok net gördük.