Ne acılar gördü aziz Diyarbekir, ne yangınlar ne hayınlar...
Ama hiç usanmadı küllerinden doğmaktan zümrüdü anka gibi...
Kırklar dağını, Karacadağ'ı kaf dağı, vav vadisi eyleyip, saçar her dem sırlarını sırdaşlara...
Dijle yani Tigris... Coşar da taşar, akar da akar, bütün güzelliğiyle, görkemiyle, ihtişamıyla...
Her yıl bir başka güzel açar süslerini, perçemlerini bir başka savurur.
İşte bir korona belası daha geldi geçiyor. Diyarbekir umudun öğretmeni.
Umut her daim var diyor baharlarıyla, onur her zaman ufukta.
Bugünler de geçecek, şu acılar da bitecek, inşallah adalet de tecelli edecek, mazlumlar kavuşacak mutluluğa, özgürlüğe. Çocuklar adilce, hakkıyla yetiştirilecek, bizimle, bizim rengimiz bizim kültürümüzle, bizden, öz kimliğiyle.
Faşizm istediği kadar kıvransın, hiçbir halkı yenemez, hiçbir hakkı gölgeleyemez, er ya da geç, hak yerini bulmakla meşhurdur.
Sayılmayız parmağ ile tükenmeyiz kırmağ ile... Denizleri astılar da, güneşe bir müddet mani oldular da ne geçti dündekilerin ellerine, koca bir hiç, onlar unutuldu, ama bak denizler okyanus oldu. Bugünküler de unutulacak, anılacakları tek başarı zulüm olacak, koca bir utanç.
Halklar büyüdükçe, halklar paylaştıkça, halklar çoğaldıkça, haklar yakınlaşacak...
Hiçbir şeytan, hiçbir zalim, hiçbir faşist... Milletlerin mutluluğuna, istikbaline engel olamayacak.
Putin yürekli, Hitler suratlı vahşilerin eni sonu dünyada oturacağı tek taht, bir kanalizasyon çukuru olacak.
Ukrayna gibi kendi milletini savunan haklı onurluları, hiçbir işgalci yamyam, sömürgeci barbar, zinhar kündeye getiremez.
Dünyanın her yerinde ikbal, inanmışların, barışın, o güzel halklarındır.