Mümin Ağcakaya
İstanbul yerel yönetim seçimlerine sayılı günler kaldı. Seçim yarışı tavan yaptı ve İstanbul’un yerel seçimi olmaktan çıktı ve neredeyse Türkiye’nin genel seçimi oldu. Bu kadar tartışmalara yol açan bu seçim şimdiden tarihte yerini almış sayılır. Gelecekte bu seçimin üzerinde çok konuşulacaktır.
Çözüm bekleyen sorunları gündemin tam ortasına oturduğu için, seçim çalışmaları gergin ve sıkıntılı geçmektedir. İktidar ve ana muhalefet partilerinin söz düelloları bu yüzden çok sert geçiyor. Sözler kılıçtan keskin.
Kıyasıya süren siyasetin halktaki karşılığını ne olacak bunu öğrenmek için günler sayılı. Sandık yaklaştıkça sandığın ateşi de oy kullanma vakti yaklaştıkça yükseliyor. Günler değil artık saatler ilerledikçe nefesler tutulmaya başlıyor. Seçim ortamının gerginliğinden; çözüm bekleyen özellikle ekonomik sorunlar gündem dışında kalmaktadır. Söz düelloları o kadar sert ki, adeta kılıçtan keskin. Bu gerilimde; özellikle yoksulluk sınırında yaşamaya çalışan geniş kesimler varken ve bir o kadar çalışan insanların aldığı asgari ücretin açlık sınırının altında olması gündeme bile gelmemektedir.
Finiş ipini kim göğüsleyecek? Birçok kişi acabaları kafasından silip atamamış olsa da, sandığa gitme oranının öncekine göre daha yüksek olacağı anlaşılıyor.
Ekonomik sıkıntıların yaşandığı bir süreç de seçmene duyguları mı yoksa mantığı mı yön verecek? Kim ne kadar konuşursa konuşsun belirleyici olan dinleyenlerin, izleyenlerin, görenlerin anladığı kadar olacaktır.
Sözcüklerin gücü büyüktür. Sözcüklerin gücüne inanmayan insana da inanmayacaktır. Bu yüzden hangi sözün nerede ve nasıl kullanıldığı önemlidir. Kelimeleri yerinde kullananlara her zaman kazandırmaktadır.
Bu yarışlardan dolayı toplum o kadar gerildi ki, insanlar bu gerilimle yaşamak istemiyor. Çünkü gerilimin faturası sonunda en geniş kesimlere çıkmaktadır.
Her şeye rağmen umutlu olmak gerekiyor. Umudun olduğu her yerde, her zaman, her şey iyi olur.