Ülkemde Hak Arama Yolu Olarak/Grev!

Aziz Aydınalp

Urfa da Özak Tekstil İşçileri yaklaşık 3 haftadır direniyorlar.

TV’lerde, TV’lerde dediysem öyle zapladığınız kanalların çoğunda değil elbette. Halkın haber almasını önemsemiş bir iki kanalda atılan gazlardan rengarenk olmuş alanlarda kaçışan işçiler.İnip kalkan coplar, itiş kalkışlar, bağırışlar…

Nedir ne oluyor, ne diye böylesi görüntüleri izliyoruz diyenlerin az biraz bir fikri olduğu kadar ben de izliyorum. Ve benim de izlediğim kadarıyla Özak Tekstil işçileri bağlı bulundukları sendikayı değiştirmek arzusu ile bir adım atınca, önce bir veya bir iki işçi arkadaşlarını işten çıkarıyorlar.

İşçiler üretimden gelen güçlerini kullanmayı düşünerek greve gitmeyi planlıyorlar. Memlekette öyle isteyince greve gidebilir misin?

Bakalım!

Önce Şanlıurfa İl Valiliği yanlış hatırlamıyorsam önce 3 günlük toplanma yasağı ilan ediyor. Toplanma yasağı dedikleri ne?

Üç kişi bir araya gelmeyecek.

İyi, tamam, peki işçiler haklarını nasıl arayacaklar?

Nasıl meramlarını anlatarak kamuoyu oluşturacak, işverenin üzerinde nasıl baskı oluşturacaklar?

Onu da biz mi söyleyeceğiz! diyebilirsiniz tabii...

Sonra?

Sonra işçilerin fabrika önünde toplanmasını önlemek için Jandarmaları görevlendiriyor. Hiç istenmeyen görüntüler ortaya çıkıyor.

İyi de kolluk güçleri, güvenlik güçleri işçiler ve işveren arasında tarafmış görüntüsü vermemeli…

Kargaşa olmaması için, kırıp dökmeler olmaması için tedbir almalılar.

İş yerinin güvenliğini sağlamalı, gösteri hakkını, protesto hakkını kullanan işçilere dışarıdan olası herhangi bir saldırıdan korumalılar…

Değil mi?

Peki! Anayasal haklarını kullanarak işyerlerinin önünde grev yapan, toplantı, basın açıklaması yapan ÖZAK Tekstil işçileri ne istiyorlar?

-Sendikal nedenlerle işten atılan arkadaşlarının tekrar işe geri alınmalarını,

-Sendikadan istifa ve sendika değiştirme baskısının son bulmasını,

-Direnişle geçen günlerindeki yevmiyelerinin kesilmemesini,

-İşçilerin çoğunluğunun üye olduğu BİRTEKSEN sendikasının tanınması gibi talepleri olan işçiler

Jandarma marifetiyle Fabrikanın önünden uzaklaştırıyorlar. Jandarma işçi-işveren anlaşmazlığında neden işverenin yanındaymış gibi pozisyon alarak işçilere karşıymış gibi bir davranış mı geliştiriyor. Onu bende çok merak ediyorum, ancak onun cevabı bende de yok, Vali bey keşke açıklasa!

Ben daha çok Cami avlusuna sığınan işçilerle Müftü arasında geçen diyaloğu ilginç buluyorum.

Müftü kamu adına görev yapan bir görevli değil de bizim dinimizde yeri olmayan ruhban sınıfın temsilcisi gibi davranarak işçilerin sığındıkları caminin avlusunu boşaltmalarını istiyor.

İstiyor istemesine de, işçilerde ‘Ha! tamam o zaman’ deyip çekip gitmiyorlar.

Tam aksine sen kimi kimin yerinden kovuyorsun yaklaşımı ile …

Burası Allah’ın evi diyorlar. Daha bir çok şey söylüyorlar, ama burası ‘Allah’ın Evi’ sözü beni alıp yıllar öncesine götürüyor.

Yıllar öncesinde 6-7 kişilik bir arkadaş grubumuzla Romanya/Bükreş’te bir geziye gitmiştik.

2-3 günlük gezimizin son gününde öğlen saatlerinde otelimizi boşalttığımızda, halen Uçağımızın hareket saatine 4-5 saat zaman vardı. Gün boyunca kiraladığımız minibüsle Bükreş turu atmaya başladık.

Tam geniş bahçeli bir yapının yanından geçerken, buranın bir Kilise ve bahçesinde de insanlar olduğunu görünce toplantı veya tören vardır, hadi izleyelim denildi.

İnsanların dini törenlerine saygılı davranalım diye, Adana’dan Tur Operatörü arkadaşımız İlhami ve aslen Romen olan eşi Maria’dan gidip Kilise papazı ile konuşup, gezme amaçlı izin almalarını istedik.

Arkadaşlarımız gidip dönünce gülerek, Kilise görevlisi Papazın söylediklerini aktardılar. Papazın arkadaşlarımıza söylediklerini hiç unutmuyorum!

Papaz arkadaşlarımıza gülerek; Burası Allah’ın evi! Ben kimim ki, izin vereyim

İster Kilise İster Cami, İster Havra inananlar için bütün ibadet yerleri Allah’ın evidir, bu değişmez…

Değişen; hangi kademede olursa olsun din görevlilerinin kendilerini nasıl konumlandırdıklarıdır.

Onların, kendilerini nasıl konumlandırdıkları onları ilgilendirir. Eğer bugün o ilçede bir başka gün bir başka ilçede, bir gün bir camide bir başka gün başka bir camide görevlendirile biliyorlarsa onlar devlet görevlileridir.

Ve senin, benim, onun, Özak Tekstil İşçilerinin vergileri ile maaş alan, ücret alan kişiler oldukları için de öncelikli görevleri, hizmet etmekle yükümlü oldukları yurttaşlara ayar vermek değil, onlara sadece ve sadece hizmet etmek olmalıdır…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.