Okuyacağınız bu yazıya benzer bir yazıyı yaklaşık 7-8 yıl önce de yazmıştım. Tekrar eden, senaryosu aynı, aktörleri değişen yaşam filmi üzerine her zaman yazılacak gibi durduğu ve gözlemlerimizde bizi doğruladığı için elbette.
Çok fazla düşünmeden filmin şeridini bir ileri iki geri götürüp getirince yakın ve uzak zamana ait olup bitenlerin seyri de mümkün oluyor. Yaşadığımız kent Diyarbakır’da ve ülkenin genelinde olan bitenlere bakıyorum;
Ne kadar çok sıkıntılı ve yorucu yılları geride bırakmışız.
Filmlerin senaryosu aslında hep aynı.
Aktörler değişmiş. Sadece bizim yaşadığımız dönemlerle ilgili de değil.
Sanırım bizden önceki yaşamda olduğu gibi, bizden sonraki yaşamın film senaryosu da aynı olacak.
Ülke genelinden başlayalım, bakalım.
Siyaset
Demokrasi
İnsan Hakları
Hukuk
İş dünyası
Yolsuzluk, Hırsızlık, Rüşvet,
Üniversiteler
Listeyi kısa tutuyorum, daha fazla moral bozukluğu yaşamayalım diye.
Sadece bu alanlarda bile değişen bir şey var mı?
Ülke genelinde en çok konuşulan alanlar olduğu halde.
Sadece kısa bir süreliğine umut veriyor bu alanlar, o kadar.
Tamam ya; ‘Galiba iyiye gidiyor, ülkede işler rayına oturuyor’ gibi kısa süreli umut ışığı alıyoruz.
Sonra birde bakıyoruz ki;
Hamam eski tas eski.
Göbek taşı da geniş, yaygın
Alan büyük.
Yaşam sürecinin tüm zamanlarının dansöz aktörleri kıvıra kıvıra dönüyor.
Hala dönüyorlar.
Peki, ne olacak?
Valla ne bileyim, sizin gibi bende şaşırmış durumdayım.
**
Hürriyet’ten Yılmaz Özdil’in dünkü yazısını tuttum.
‘Çocuk gelinler’ için sorumlu manasında çok ciddi adres göstermiş.
Savcıları da göreve davet etmiş.
Anne, baba, koca, konu, komşu bir tarafa
Nikâh kıyan İmam bir tarafa
Doğru vallahi, hiç savcılığa çağrılan, ‘Utanmadın mı, neden bu nikâhı kıydın’ diye hesap sorulan, soruşturmaya tabi tutulan imam gördünüz mü?
Ben görmedim.
Savcıların görev alanı mı değil, İmam, İmamın nasırına mı basmak istemiyor, nedir bilinmez.
Ülke panayır yeri; Dön oyna, çal oyna.