6 Kasım’dan itibaren bayilerde yerini alacak günlük Alevi gazetesi Bir Yol, okurlarıyla buluşacak.
Ercan Karakaş, Necdet Saraç, Çilem Küçükkeleş, Gülsüm Kav, Ferhat Kentel, Bilge Seçkin Çetinkaya, Alaattin Dinçer gibi isimleri yazar kadrosunda barındıran gazetenin kurucularından Vedat Kara, Gazeteduvar’a konuştu.
Alevilerin dünyaya evrensel değerlerle baktığına vurgu yapan Kara, “Sadece inançsal bazdan değil, insanı, doğayı ve çevreyi merkeze alan yaklaşımları var. Biz de yayıncılığımızda Aleviliğin bu değerlerinden yararlanmak istiyoruz” dedi.
Vedat Kara, kağıt krizinin olduğu ve yazılı basının zar zor ayakta kalabildiği bir dönemde basılı gazete çıkarma kararını nasıl verdiklerini, gazetenin Alevilerin eşit yurttaşlık talebine nasıl katkı sağlayacağını ve gazetenin yola çıkış serüvenini anlattı:
Türkiye’nin ilk günlük Alevi gazetesi sloganıyla 6 Kasım’da okurlarınızla buluşacaksınız. Bir Yol Gazetesi nasıl ortaya çıktı?
Uzun süre muhabirlikten başlayarak gazetecilik yaptım. Medyanın pek çok alanında bulundum. Daha önce de haftalık Alevi gazetesi çıkardım. Son 10 yıldır da Alevi yayıncılığının içerisindeyim. Türkiye’de gazeteciliğin ve gazetelerin gittiği nokta herkesin kaygısı. Biz de o kaygıyı taşıyoruz. Pek çok gazeteci arkadaşımız mesleğini yapamaz durumdalar, ortam ve alan yok. Bir yandan da penceresi biraz Alevilerden yana açılan, Alevilerden yana bakan bir gazete olabilir mi diye uzun süredir kafa yoruyoruz. Alevi yayıncılığı, televizyonculukta, yayıncılıkta denendi acaba gazetecilikte de olabilir mi diye düşünüyoruz. Sadece Alevilerin kapsamına hapsedeceğimiz bir gazetecilik de yapmak istemiyoruz. Aleviler dünyaya evrensel değerlerle bakıyorlar. Sadece inançsal bazdan değil insanı, doğayı ve çevreyi merkeze alan yaklaşımları var. Biz de yayıncılığımızda Aleviliğin bu değerlerinden yararlanmak istiyoruz.
Bir Yol Gazetesi Türkiye medyasında nasıl bir ihtiyaca cevap olacak?
“Neden biz gazete çıkarıyoruz” üzerine çok düşündük. Okur bizi neden alacak? Alevi yayıncılığın içerisinden geldiğim için daha çok Alevilerin ihtiyacı üzerinden bir gazetecilik ortaya koymayı düşündük. Sonrasında gazetecilik meselesinde tek bir ihtiyaç üzerinden ilerlemenin çok da iyi olmadığını, eksik olduğunu deneyimledik. Türkiye’de medyaya baktığımızda birkaç grup görebiliyoruz. Çok sattığı düşünülen ama çok satmayan merkez medyada yer alan gazetelerin iktidardan yana, onun basın bülteni gibi çalışan bir anlayışı var. Bu da okurda gazetecilik müessesine dair bir güvensizlik yarattı. Muhalif gazeteler de, bunların pek çoğu bizim arkadaşlarımız ve bizim pek çoğumuz da oralarda çalıştık, daha fazla aktivist bir alandan geldiğimiz için dili daha ajite kullanıyoruz diye düşünüyorum. Kendimize burada bir özeleştiri yapıyorum. Diğer yapılanın tam tersi bir şeyi muhalif bir gazetecilikmiş gibi yaptığımızı da düşünüyorum. Bunun da revize edilmesi gerektiği gibi bir yaklaşımımız var. Sadece bir politik alana hapsolmadan yola devam etmek istiyoruz.
‘Bir şeyler yapılabiliyormuş diye düşündüm’
Bunları yapabileceğimize dair son dönemde iki olay gelişti ve bu bana umut verdi. Bunlardan birisi siyasete dair. Son yapılan İstanbul seçimleri konusunda çok ilginç bir şekilde birbiriyle yan yana gelemeyen siyasetler üreten sol muhalif demokrat gruplar tabanın baskısıyla farklı bir siyaset ürettiler ve bu umut vericiydi. Basına dair de, bunu sizle söyleşi yaptığımız için söylemiyorum, ben Gazete Duvar’ın habercilikte oluşturduğu dili çok güzel ve gazetecilik açısından ideal dil olarak görüyorum. Haberi yalın bir biçimde veren yorumu da ayrı bağımsız veren bir dil ortaya koydular. Bu da bize yolumuzda örnek oluşturabilecek iyi bir deneyim paylaşımıydı. Bir şeyler yapılabiliyormuş diye düşündüm. Çok büyük hamasi şeyler söylenmeden bir şeyler yapılabilirmiş. Biraz buradan biz de sadece gazetecilik yapmaya çalışan çok sesliliği barındırabilen, yazarların birbiriyle aynı olmak zorunda olmadığı, haberi tarafsız ve net verebilen, 5N 1K’yı unutmadan gazetecilik yapmak istiyoruz. Eksiklerimiz, hatalarımız olabilir böyle bir yola çıktık. Başarabilirsek de kendimize ve bizden sonrakilere de yol olabileceğiz diye düşünüyorum.
‘Sermayeye ya da gruba dayalı bir gazete çıkarmıyoruz’
Döviz kurundaki artışla gazetelerin dijitale yöneldiği, kağıdın çok pahalı olduğu bir dönemde Bir Yol Gazetesi yayın hayatına başlıyor. Bir gazete ortaya çıktığında akıllara gelen ilk sorulardan birisi “nasıl hayatta kalacak” oluyor. Kaynak sorununuz var m? Varsa nasıl aşmayı düşünüyorsunuz?
Bir herhangi bir sermayeye ya da gruba dayalı bir gazete çıkarmıyoruz. Kendi öz gücümüze ve deneyimimize dayanan bir gazete çıkarmaya çalışıyoruz. Pek çok insanın kafasında bu soru var ve zaman içinde de konuşulacaktır. Mutlaka arkasından bir güç çıkacağını düşüneceklerdir ama arkamızda sonradan da çıkacak herhangi bir güç yok. Biz gazetecilik yapmak isteyen ve bu alanda deneyim kazanan kurucu grubuz. Bizler doğru ve iyi gazete yapıldığında okunabilir olduğunu düşünüyor, satabilir olduğunu öngörüyoruz. Gazete çıkarmak için sermaye gereklidir, olmazsa yapamazsınız şeklindeki yargılar, gazeteciliği tükenme noktasına getiren kalıp yargılardır. İyi gazetecilik yaptığınızda, okura ulaştığınızda, işletmesini becerdiğinizde mümkün olacağını düşünüyoruz.
Bir Yol Gazetesi kurucularından Vedat Kara
Gazete Alevilerin eşit yurttaşlık talebine nasıl bir ses olacak?
Bütün hak ve kimlik mücadeleleri için siyasal bilimler açısından kanon benzetmesi yapılır. Kanon benzetmesi müzikte çok sesliliği, farklı enstrümanları kullanılır. Alevilik hak mücadelesi dediğimiz zaman da bunu tekil bir alana hapsedemeyiz. Cemevlerinin orada Alevilerin erkanı olarak duruyor olması da Alevi hak mücadelesinin bir parçasıdır. Alevi sanatçılarının okudukları nefesler çaldıkları bağlama da bir hak mücadelesinin parçasıdır. Alevi televizyonculuğu da Alevi akademisyenleri de bunun bir parçasıdır. Biz de bu kanonun farklı bir enstrümanı olmak istiyoruz. Aleviliğin modern ve çağdaş bir yüzü var. Biz bu gazetede bütün insanlara ve kimliklere eşit bir biçimde dokunan, Alevilerin insan ve doğa sevgisini yansıtan, çatışma kültüründen beslenmeyip bundan da yararlanan ve bunları hayata geçirerek toplumsal barış katmanlarına dokunacağımızı düşünüyoruz. Ayrıca bütün bunları yapabiliyor olmamız da Aleviler ve Alevilik açısından eşit hak mücadelesinde güçlü bir enstrüman olduğuna inanıyorum.
Okurlar hangi yazarlarla gazeteniz aracılığıyla buluşacak? İstanbul dışında Ankara ya da diğer kentlerde de muhabirleriniz olacak mı?
Yazarlarımız farklı alanlardan. Alevi camiasının çok iyi tanıdığı yazarlarımız var. Necdet Saraç, Hakan Öztürk, Gülsüm Kav, Eren Aksoyoğlu, Alaattin Dinçer, Ercan Karakaş, Çilem Küçükkeleş ve Ferhat Kentel gibi yazarlarımız var. Bunların çoğu siyasal olarak da muhalif kesimin farklı noktalarında olan insanlar. CHP’de, HDP’de, bağımsız olarak siyaset yapan yazarlarımız da var. Biz bu isimlerin diyalog dilinin toplumsal anlamda örnek oluşturmasını istiyoruz. Bu arkadaşlarımızın hepsi birbirlerinin fikirlerine katılan isimler değil ama biz çok sesliliği de gazetede vermek istiyoruz. Çalışma sistemi olarak, hem İstanbul, Ankara ve İzmir’de ilgili yerlerimiz olacak ama biz çalışmalarımızın bütününü hakim gazetelerin yaptığı gibi ofise dayalı bir sistemle çözmüyoruz. İnsan merkezli yeni bir model deniyoruz. Okurumuzun içerisinde olan bir yapılanmamız olacak. Kağıt baskıda geleneği nasıl takip ediyorsak çalışma sisteminde ise yenilikçiyiz. Zaman içerisinde bunun detayları görülecek. Yazarlarımız, editörlerimiz kadrolu olarak bizimle olacaklar. Bütün çalışanlarımızın çalışma koşullarını ve haklarını planlayarak yola girdik. Yazarlarımız gönüllü yazarlarımız değil, bütün yazarlarımıza bir telif ödüyoruz.
Bu aşamada önyargılarla karşılaştınız mı? Olası okurlarınıza bir çağrınız var mı?
Toplumun çok okur yazar olmayan kitlelerinden tutun, sanatsal camiaya kadar o kadar çok kamplara alıştık ve ön yargılarımız var ki. İlk tanıtımımız yayınlandığında altındaki yorumlardan işimizin ne kadar zor olduğunu anlayabiliyoruz. Biraz belki kalıp yargıları aşan, sevgi ve barış diline fırsat tanıyan bir yerden bizi takip ederlerse bence gazete açısından değil Türkiye açısından bir şeylere katkı sağlayabiliriz. Çok kavgalar ettik, belki mücadele etmemiz konular var ama bunların birbirimizle olmadığını düşünüyorum. Bizim kadar okurun da gayret etmesini istiyorum. Alevi gazetesi deyince insanlar inanılmaz bir cam tavan oluşturuyor. Bunu Alevisi de Sünnisi de başka inançtan olan da yapıyor. Toplumla etkileşerek iyi bir gazeteciliği başarabilmenin bu işi dert edinen herkes açısından da önemli olduğunu düşünüyorum.