TİGRİS HABER - Ankara'da 10 Ekim 2015 tarihinde Tren Garı Meydanı'nda barış mitingine dönük DAİŞ saldırısında 103 kişinin hayatını kaybettiği ve 20'si çocuk 391 kişi yaralandığı katliamın davasının karar duruşması Ankara 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde başladı. Duruşmaya mağdurlar, yaşamını yitirenlerin aileleri, sivil toplum örgütü temsilcileri Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Milletvekili Sevilay Çelenk, bir kısım sanık ve avukatları katıldı.
Duruşmada mağdurların ve yaşamını yitirenlerin ailelerinin beyanlarıyla başladı. Katliamda kardeşini kaybeden Gülistan Uzan, Yaşamını yitirenlerin birçoğunun polisin gaz sıkmasıyla hayatını kaybettiğini söyledi. Olaya ilişkin aktarımlarda bulunan Uzan, "Yaralıların üzerine gaz sıktılar. Kardeşim bana gitmeden önce bir gariplik olduğunu söylemişti, çünkü yol boyunca hiç araçları durdurmamışlardı. Normalde bin kere durdururlardı, ama o gün alanda polisler bile arkaya saklanmıştı o gün bana bunları söyledi kardeşim. Kısaca o gün bile isteye katledildik. Neden bu mahkemeler, bunları göz ardı ediyor ve sorumlular yargılanmıyor. O gün orada taksicilere kadar herkes sanki bir şey biliyor ve ona göre hareket ediyordu" ifadelerini kullandı.
'EMRİ VERENLERİN İSMİNİ SÖYLEYİN'
Katliamda kızını ve kardeşini kaybeden edebiyat öğretmeni İzzettin Çevik, "Bu katliam birileri tarafından ve bir amaçla, büyük olasılıkla iktidar için menfaati için yapılan bir katliam. Benim gördüğüm derslerde, aldığım eğitimde, böyle bir katliamla iktidar yıkılır, hükümet değişir. Bu ülke değişmedi, ama 10 Ekim’le iktidar biçimi değişti. Ben maalesef artık vicdana seslenmek istemiyorum, tarihin önünde mahkemenizin pirüpak olmasını beklemiyorum, çünkü onlar da memur. Ben artık emekli bir öğretmenim, o yüzden artık daha politik konuşacağım. Benim kızımı ve bacımı öldüren bu iktidardır. Siz de maşasısınız. Eşim hala tedavi oluyor. Benim görevim iyi insan yetiştirmekti, ben burada kendime lanet ediyorum. Ben iyi insan yetiştiremedim, bu iki kardeş gelip bizi öldürdüyse ben eğitimci olarak sınıfta kaldım. Bunun sonucunda bu mahkeme de sınıfta kalacak, ben sizi yetiştiremedim. Birileri sizi kullandı, siz buradasınız onlar sarayda, gemide. Bu mahkemeyi bırakın bizle helalleşin ve bize sizi emri verenlerin isimlerini söyleyin" diye konuştu.
'GETİR KONUŞSUN'
Beyanların ardından savunma yapan sanık Hakan Şahin, olayla ilgisinin olmadığını savunarak beraatını istedi.
Sanık Resul Demir ise, dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu'nun katliamların yaşandığı döneme ilişkin açıklamalarına dikkat çekerek, "Ahmet Davutoğlu'nu işten kovdular, intikam için gitti. 'Anlatırsam yer yerinden oynar' dedi. Doğru söyledi. İnsanların yüzüne bunu söyledikten sonra ne yüzle bakıyor bilmiyorum. Gelsin anlatsın. Onu buraya mı getirirsiniz, bu karanlık dönemi anlatır, yoksa bir programa çıkıp mı anlatır, bilemem. Ama anlatarak bu yüzsüzlüğünden kurtulur" şeklinde konuştu.
KOLTUK İÇİN
Suçlamaları ısrarla kabul etmeyen ve savcılar tarafından koltuk için suçlandığını öne süren Demir, "Yargıtay'a gözünü diken Ramazan Dinç, koltuk kapmak için beni de suçlu gösterdi. Olayla alakam yok. Antep dosyalarını biliyorsunuz, savcı delil karartı ve bizi suçladı. Mütalaayı veren Adnan Gümüş, kaçarken yakalandığımı söylüyor, ama beni bilgisine başvuran kişi olarak aldılar ve ifadeyi verdim. Gübre aldığıma dair mesajlar var, ama benim gübre aldığıma değil, gübre sattığıma ilişkin mesajlar var. Okuldan bir arkadaşım, bana 'IŞİD katliam yapacak şuraya gitme' diyor, herkese attığı mesajı bana da atmış. 'Niye sana bu mesaj geldi' diyorlar, bununla suçluyorlar. Mütalaayı hazırlayan savcı evimde IŞİD kimlik kartları bulunduğunu söylüyor, evimde Google'dan bakılabilen bir kroki çıktığı için suçlandım. Herkes bakıyor" diye savunma yaptı.
Duruşma, sanık savunmalarıyla devam ediyor. (MA)