Elçi, Cumhuriyet Başsavcılığına sunduğu şikâyet dilekçesinde, “Adıyla müsemma, soyadıyla görevlendirilmiş Tahir Elçi'nin, vicdanlı, görev ahlakıyla çalışacak yetkililerin günün birinde çıkıp, katili adaletin eline teslim edeceği yönündeki umutlarımı kaybetmeden bekleyeceğim” dedi.
Diyarbakır Cumhuriyet savcılığı, Tahir Elçi cinayetiyle ilgili dün eşi Türkan Elçi’yi müşteki sıfatıyla dinledi. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına sunduğu dilekçeyi, Diyarbakır Barosunda yaptığı basın açıklamasını kamuoyuyla paylaşan Türkan Elçi, “Dünyada bir insanın vereceği bir şikâyet dilekçesinin eşinin öldürülmesiyle ilgili olması kadar üzücü bir durum olmasa gerek” diyerek üzüntüsünü belirtti.
Türkan Elçi, eşinin katledilmesi üzerine, kendisinin ve çocuklarının yaşadıklarının dilekçenin konusu olmadığını belirtirken, “Bu katlediliş özelde benim ve çocuklarımın, genelde de toplum üzerindeki umutlara dair, barışa ve güzel yarınlarda yaşamaya dair duyguların yok edildiği yönündeki tesiri, bilimsel makalelere, edebi eserlere ilham olabilecek büyüklükte bir etkiye sahiptir” dedi.
Barış ve huzur için çaba sarf ediyordu
Tahir Elçi’nin, İdeal bir toplumun yaratılması, Türkiye'de yaşayan tüm halkların; ırk din, mezhep, sınıf farklılığına bakılmaksızın bir arada insanca yaşaması için mesleki ve özel hayatının her anında çaba harcadığının altını çizen Türkan Elçi, “Tahir Elçi, Türkiye'nin son dönemlerde yaşadığı kaotik havanın ihtiyaç duyduğu bir figürken, onun gibi köprü olabilecek Türkiye'de farklı kesimler, farklı sesler arasında tek ses olabilecek bir pozisyondayken katledilmesi anlamlıdır. Anlamlı olduğu kadar, bizim gibi hayatla bağlarını devam ettirme çabasında olan, barışın ve huzurun olması için çaba sarf eden kişilerin küstürülmesi ve barış duygularının zedelenmesine mahal verilmesi ayrıca üzücüdür“ dedi.
Hedef haline getirildi
Elçi, “Tahir Elçi, son dönemlerde artan şiddet olaylarının ölüm kokan atmosferinde sükûnete, barışa ve yaşanacak sivil ölümlerine işaret edebilme cesaretini gösterebilmiştir. Olayların şiddetlice yaşandığı yerlerde raporlar hazırlamış, özellikle sivil insanların yaşamı ile ilgili hassasiyetini defalarca basın açıklamalarında, televizyon programlarında çekinmeden izah edebilmiştir. Bunu yaparken kimsenin, herhangi bir güç odağının yanında olmadan sadece "insanın" yanında "vicdanın" yanında olduğu vurgusunu yapmıştır.” Şeklinde konuştu. Tahir Elçi’nin yaptığı barış çağrıları göz önünde bulundurulmadan sadece bir televizyon programında söylediği bir cümle ile hedef haline getirildiğini belirten Elçi, “Sarf ettiği cümle sadece, farklı bir zaviyeden bakmanın da gerekli olabileceği yönünde hukuksal yönden bir tartışmaya mevzu olabilecekken, toplum nezdinde infial yaratacak bir tutuklama kararıyla resmen Tahir Elçi hırpalanmıştır.” dedi.
Savcı ve emniyetten şikayetçiyim
Tahir Elçi’nin hakkında çıkarılan yakalama kararına tepki gösteren Elçi, “Toplumdaki ultra milliyetçi/nasyonal kesimlerin bu histerisine vesile olan, gerek eşim Tahir Elçi hakkında soruşturma başlatan savcı, gerek yakalama kararı veren hakim ve gerekse de bu kararı infaz eden emniyet mensupları ve siyasi iradeden şikâyetçiyim” dedi.
Tahir Elçi'nin katledilmesinin üzerinden yaklaşık bir ay geçmesine rağmen, katilin bulunması yönünde bir arpa boyu yol kat edilmemesine tepki duyan Elçi, “Tahir Elçi'nin katlinin gerçekleştiği olay yeri, uzun süreden beridir şiddet olaylarının yaşandığı yöne açılan bir noktadır. Terörle mücadelede tecrübelere sahip güvenlik güçlerinin olay mahallini önceden gözetim altında tutmaması, güvenlik kameralarıyla geliş gidişleri kontrol etmemesi inandırıcı değildir. Basın açıklaması yapılması esnasında emniyet birimlerince güvenliğin sağlanması bir hukuk devletinin gereğidir. Polis; basın açıklamasının içeriğini kaydetmek, ilgili amirlerine bilgi vermek, açıklamanın devlet açısından suç teşkil edip etmediğini kayda almak dışında, açıklama yapan kişiyi korumak gibi bir görevinin olduğunu unutmuştur, unutmak istemiştir. Tahir Elçi'ye sıkılan kurşunun nereden geldiği konusunda tarafıma hiçbir açıklama yapılmaması, failin bizzat polis olduğu yönündeki şüphelerimi güçlendirmiştir. Cinayet, yaşanan karşılıklı şiddet olaylarıyla örtbas edilmiş, bu cinayet saklanılmaya gündemden düşürülmeye çalışılmıştır. Şiddet olayları bahane edilerek olay yerinde, olay yeri incelemesinin yapılmaması en basit ifade ile "devletin ihmal suretiyle delil karartmasıdır” şeklinde konuştu.
Failleri bulunsun
Tahir Elçi’nin katil ya da katillerinin bulunamaması konusunda devlet yetkililerini eleştiren Elçi, “ Ömrünü "Cezasızlıkla Mücadeleye" adayan Tahir Elçi cinayetinin açıklığa kavuşturulmaması, fail/faillerinin "cezasızlıkla mükâfatlandırılması" Türkiye Cumhuriyeti'nin hukuk devleti olma iddiasından tamamıyla vazgeçme manasındadır. Toplumsal barıştan, kardeşlikten, hukuktan ve Türkiye'de yaşanan şiddet olaylarının bitmesi için başlanacak olan çözümden söz edilecekse bunun yolu Tahir Elçi'nin katilinin bulunmasından geçer. Tahir Elçi, Müslüman bir toplumun çoğunlukta yaşadığı ülkede bir mabedin ayakları altında barışı dile getirmiştir. İnsanlık açısından önemli sayılan kutsal mekân "cami" ve kutsal sözcük "barış", onun şahadetinde bir araya gelmiştir.
Adıyla müsemma, soyadıyla görevlendirilmiş Tahir Elçi'nin, vicdanlı, görev ahlakıyla çalışacak yetkililerin günün birinde çıkıp, katili adaletin eline teslim edeceği yönündeki umutlarımı kaybetmeden bekleyeceğim” dedi.
Haber: Ali ABBAS YILMAZ