TİGRİS HABER - Türk-İş Genel Sekreteri Pevrul Kavlak, dün “Asgari ücret 500-600 dolar olursa rekabetçiliğimizi kaybederiz” diyen TİM Başkanı Mustafa Gültepe’ye “Bugün asgari ücret 400-500 dolar olursa, ihracat yapamayız tehdidi savuruyorsa, o kendine işçi değil, köle arıyor demektir” sözleriyle yanıt verdi.
Pavlak’ın asgari ücretle ilgili düzenlediği basın toplantısında yaptığı konuşmasından satır başları şöyle:
‘İnsan onuruna yakışır tutar olmalı’
Öncelikle yapılması gereken geçim şartlarının belirlenmesidir. Toplumun geniş kesimi yapılacak bu çalışmanın sonucu umutla beklemektedir. Umarım alacağımız karar hayal kırıklığına yol açmaz. Çalışma barışı ve toplumsal huzur getirir. Bunu sağlamanın yolu birlikte belirlenecek yeni asgari ücretin insan onuruna yakışır bir tutarda olmasıdır. Ekonomik büyümenin sürdürülebilir olması tabii ki önemlidir ama bunun için büyümenin kapsayıcı olması gerekir. Bu rakamlar ortadayken bazı sermaye gruplarının asgari ücret artışının rekabeti engelleyeceği yönündeki açıklamaları kendilerine işçi değil köle aradıklarını gösteriyor. Dar ve sabit gelirli kesimlerin beklentisi ücretliler lehine vergi diliminde ayrım yapılmasıdır.
‘Türkiye asgari ücret ülkesi haline geldi’
Türkiye ne yazık ki asgari ücret ülkesi haline gelmiştir. Oran yüzde 50'lerin üzerinde. Asgari ücretin artırılması kadar önemli olan konu ülkemizde asgari ücretle çalışanların sayısının düşürülmesidir. Bunun için toplu pazarlık sistemi geliştirilmeli. Ekonominin içinde bulunduğu durum bahane olarak kabul edilemez. Hiçbir ekonomik gerekçe asgari ücretlinin içinde bulunduğu yoksulluk şartlarını kapatamaz. Her geçen yıl işçinin ücretinden kesilmektedir. Ücretliler genellikle sabit gelirliler olarak tanımlanır. Ama mevcut vergi yapısıyla azalan gelirliler olarak tanımlanması gerekir. Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınması gerekir. Ülkemizde sosyal adaletten, refah toplumundan söz edeceksek hakça bir paylaşımdan söz edeceğiz.
‘Vergi çalışanların üzerinde ağır bir yük’
Brüt 16 bin lira maaş alan biri. Yılbaşında 13 bin 544 lira net alıyor. 12'nci ayda 12 bin 100 liraya düşüyor. 1400 lira bir kayıp oluyor. 6'ncı ayda asgariye düzenleme yapıldığı için kayıp bu kadar düşük. Düzenleme yapılmasaydı 1800 lira net olacaktı. Vergi çalışanların üzerinde çok ağır bir yük. Yüzde 50'nin üzerinde vergi ödüyor. Çarşıya pazara gidiyor vergi ödüyor, arabası varsa taşır vergisi ödüyor. Bu vergi yükü sürdürülebilir değildir. Sendikasız yerlerde asgari ücrete zam geldiğinde beni işten atan korkusu yaşayanlar için çözüm örgütlenmedir. Örgütlenmediği olmadığı sürece hepimiz yoksullukta buluşuruz. Üniversite mezunu avukatlar, mühendisler asgari ücretin biraz üstünde işbaşı yapıyor.
‘İçimize sinerse imzalarız’
Herhangi bir sendikalı işletmeye asgari ücretle girdiği zaman girdiği gün yüzde 8 zam alır. Dört ikramiyesi vardır. Sosyal hakları vardır. İşe girdiği gün asgari ücretin yüzde 48'iyle başlamış olur. Örgütlenme budur. Türk-İş 40 yıldır asgari ücrete giriyor. Bu süre içerisinde altı defa asgari ücreti imzalamış. Pazarlıklar oradan başladı diye orada bitecek diye bir şey yok. Bir rakam açıklamadı İşveren rakam açıklasın, bakanlık rakam açıklasın görelim. Eğer içimize sinen, toplumun büyük kesimleri tarafından kabul edilebilir bir ücret olursa elbette seve seve imzalarız. İçimize sinmeyen bir şey olursa altına imza atmayız. Bunu sayın başkan da söyledi.