Yeni bir seçim yarış sürecine daha girdik. Bu maratonun sonunda ipi kim ve nasıl göğüsleyecek. Her birey geçmiş deney ve tecrübelerine dayanarak tahminlerde bulunuyor. Ama genel olarak seçimin demokratik ve şeffaflık ortamında yapılması temennileri de dile getiriliyor. Yarışın sonucunu daha şimdiden herkes merak etmektedir. Sonuca ilişkin yapılan tahminler; eğilim ve bakış açısına göre değişim göstermektedir.
Siyasal ortamın popülize olması günlük yaşamımızı da yakından etkiler oldu. Medyada her saat başı haberlerden, sokağa, hatta kahvehanelere kadar güncel sohbetlerin konusu olmaya başladı.
Uzun bir süredir gergin ve gerilimli geçen siyaset alanı, toplumu da etkilemekte, germektedir. Televizyonlar sandık için gün saymaya başladı. Her haber saatinde kaç günün kaldığını ekrandan geçmektedir. İnsanlar, şimdiden ölçüp biçmeye başladı. Aklıselim davranarak saflarını bir kez daha belirleyeceklerdir.
Nasıl yaşamak istemine hangi yarışmacının konuşmaları ve vaatleri hitap ediyor. Kim tünelin ucundaki ışığı gösterebiliyor. Gelecek hayali, yaşam kaygısı ve sorumluluk bilinci; akıl ve vicdan duygusuyla harmanlanarak bir karara varacak; kalbinden ve gönlünden geçene olurunu verecektir.
Gerilim ve ayrışma ortamda söylenenler, vaatler net anlaşılamayacaktır. Kaos ortamında kimin ne söylediğinin bir önemi olmayacaktır. Yarışmacının yeteneği, hitabet gücü, neyi ne kadar değiştireceği, ütopyasının olup olmadığı; varsa bunun, kâğıt üzerinde mi kalacağı yoksa gerçekleştirebilme gücünün ne kadar olacağını anlayamayacağız. Bizim ve çocuklarımızın geleceğine katkısının nasıl olacağını bilemeyeceğiz. Ondaki cevherin, kafamızda çaktığı ışığını fark edemeyeceğiz.
Önümüzdeki günlerde bu yarış ortamı bizi daha fazla sarıp sarmalayacak, kafamızda sorular daha da yoğunlaşacaktır. Tercihlerimizde; geleceğin ışığını yakalamak, parıltıyı görebilmemiz için biraz da olsa çabaya ihtiyaç olmalıdır. Her bireyden bir damla misali, derya deniz olacaktır. Kelimeler etkili kullanıldığında, sözcükler de üzerine düşeni fazlasıyla yerine getirecektir.