Öğrencilerinin sorunlarıyla ortaklaşmak, çözmek, Rektörlüklerin, Dekanlıkların görevleri arasında gelir. Öğrenci okulda olduğu, rektör ve dekanlar da görevde kaldıkları süreleri içinde birbirlerinden sorumludurlar, sorunlarını karşılıklı çözerler.
Üniversiteler ve kentler ise kalıcıdır, aralarında toprak bağı vardır.
Evet…
Dicle üniversitesi ile Diyarbakır halkı arasında olduğu gibi, ortak miras sayılan 27 bin dönümlük bir arazi sorunu var. Geçici bir sorun değil. Toprak bu, aidiyeti belirler, bazı zamanlarda da ‘Kan davası’! na neden olur. Daha önceki rektörler kente ihanet etti, arazileri peşkeş çekti, şimdi örnek alanlar var, pazarlık turu yapıyorlar, imar izni aldıkları 27 bin dönümden kalan bir kısım arazi üzerinde tepinip duruyorlar.
Efendim, yeni hastane için kaynak lazımmış!
Devlet Planlama teşkilatı mısın kardeşim!
Devlet var, YÖK var.
Sen, önce öğrencinle uzlaş.
Müteahhit turundan henüz bir sonuç çıkmamış, ancak, sonuç almak için yaratılan bir güzergâhın olduğunu biliyoruz. ‘Herkese gittik, teklif götürdük, ilgisiz kalanlar oldu, ilgili olanlar oldu, sonuçta ilgilisine durumu emanet ettik’ diyebilmenin zeminini hazırlıyorlar. Yalnız değiller. Rant çarkının ortakları ve ‘Göz hakkı’ olanları olur, onlarda kartal gibi gözlerini dikmiş, pençelerini hazır tutuyor.
TOKİ mantıklı üniversite yönetimlerinin varlığı son derece önemli!
Öğrenci kendini yetiştiriyor zaten, şu ya da bu şekilde.
Önemli olan ‘itibar’dan taviz vermemek!
Onun içinde, han, hamam, saray, koca, koca hastaneler yapmak lazım.
İtibar önemli.
‘Bilim insanı’, ‘doktor’, ‘avukat’, ‘hâkim’, ‘savcı’ gibi makamlar, v.s.v.b koltuklar ne içindir ki, ticarete dönüştürülemediği sürece!
Toprak önemli, ancak bunlar satıyor, bir daha satıyor, doymuyor, yenisini buluyor, bir daha satıyor. Ama hep devlete ait olan toprakları alıp-satıyorlar. Çünkü en büyük avanta gelir buralardan.
*
Toprak, arazi dedim de Mersin’den de duyumlar var.
Notlar sıkı.
Mersin’de Diyarbakırlı iş adamları konuşuluyor. Büyük miktarda arazi kapattıkları yönünde ciddi iddialar var. İddiadan öte bir durum. Bir kaç grup, ortaklaşa arazi kapatıyor.
Para Diyarbakır'dan kayıyor, milyon dolarlardan söz ediliyor. Bir kişi değil elbette, 8-10 kişi bir araya gelince bu para çıkıyor. Ciddi bir yüklenme olduğunu biliyordum, ama bu kadarını da tahmin etmiyordum. Demek ki paranın transfer olma zamanı gelmiş ki, akış da başladı. Toplama dönemi sona erdi, şimdi yatırım zamanı.
Diyarbakır da yatırım göze batar, para da ‘Kara’ ise, başka yere kaydırmak lazım.
Hadi bakalım kolay gelsin!
Çeteler her yerde kol geziyor.
Uyuşturucudan, araziye, arsaya, hazine arazilerine çöken, belli şahıslar adına kapatılmasına zemin hazırlayanlar güzergâhta sıralanmış duruyorlar. Çeteler işlerini görmeye devam ediyor.
Durum çok uygun, soyan soyana!