Kürtlerin Ortadoğu coğrafyasındaki demokratik hak mücadelesinin terörize edildiği bir dönemin içinden geçiyoruz. Kürt meselesinin çözüm parametrelerinin demokratik alandan terör alanına çekilmiş olmasının sıkıntılarını uzun süre yaşayacağımız bir zeminde ne kadar, nasıl yürüyeceğimizi hesaplamaktan uzak bir yerde duruyoruz.
En çok korktuğumuz, yanına dahi yaklaşmamamız gereken ‘terör’ illetinin Ortadoğu’daki biçimlerinin hayatımıza girmiş olmasının yarattığı travma halinin Kürtlerin yararına olmadığını çok net ifade etmekle birlikte, bunun sadece Kürtlerle ilgili olmadığını, Türkiye’de yaşayan tüm halkların zararına olduğunu da bu kapsamda değerlendirmek, akıl tutulmasına esir olmayan tüm bireylerin birinci derecede düşünmesi gereken bir durum olduğunu hep birlikte tartışmak ve yüksek sesle haykırmak durumundayız.
7 Haziran seçimlerinde HDP’ye ve parlamentoya sunulan demokratik siyaset zemininin IŞİD ve TAK denilen, kimler tarafından yönetildiği bilinmeyen terör organizasyonlarının mahkûmu konumuna getirilmiş olmasının içinden çıkılmaz hali siyaset kurumunun ‘akıl tutulması’na da işaret ediyor.
7 Haziran seçimlerinden sonraki patlamalardan dolayı hayatını kaybedenlerin sayısı 400’ün üzerinde. Bin 500 civarında da yaralı var. Ülkeyi yönetenler ise, ‘terörle yaşamaya alışmalıyız’ sloganlarını dillerine pelesenk yapmış, hamasetle durumun ‘normal’ olduğuna halkı inandırmaya çalışıyor.
Çürüme ve kör bir inancın etkisinde içinden geçtiğimiz bu zaman diliminin ölümlerden uzaklaştırılmasının yolu; yeni bir Anayasadan, Başkanlık ya da partili Cumhurbaşkanı formülünden geçmiyor. Zaten bir Cumhurbaşkanlığı makamı ve bir Cumhurbaşkanımız var.
Asıl ihtiyaç duyulan şey;
Yönetenlerin denetlenmesi meselesidir.
Toplumsal uzlaşı, toplumsal mutabakattır.
Bunu sağlayacak ilk ve önemli adım da, TBMM’de atılacak adımdır.
Siyaset kurumu dağınık ve güven vermiyor.
Parlamentoya uzlaşmayan, çatışmacı bir zihniyet hakim.
Bu zihniyet, toplumu da etkisi altına alma gayreti içinde. Bu etkiyi kırmak, topluma güvenilir bir gelecek arayışı anlayışını hakim kılmanın hiç kimseye bir zararı olmaz.
Sağlıklı toplumsal uzlaşı, toplumsal mutabakatın varlığı terörist anlayış ve eylemlerin varlık nedenlerini de ortadan kaldıracak güçlü dirençlerin devreye girmesini sağlar. Aynı zamanda toplumdaki ‘kör inanç’ ve ‘çürüme’ ye yol açan zeminleri de ortadan kaldırır.