Tigris Haber- Hükümet yetkililerin son günlerde sıkça 'Kürtler kardeşimizdir' sözünü sarf ettiğini söyleyen Temelli, "Kürtçenin bir tabelada olmasına bile tahammülü olmayanlar hangi kardeşlikten bahsediyor? Kürt kentlerini tanklarla yerle bir edenler neyin kardeşliğinden bahsediyor. Sizin kardeşliğinizi Afrin'de gördük" dedi.
HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, 'Hepimiz tecrit altındayız. Tecrite son vermeden bu zulüm cenderesinden kurtulmak mümkün değildir' dedi.
Partisinin grup toplantısında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Leyla Güven'in açlık grevini 69 gündür sürdürdüğünü hatırlatan Temelli, "Türkiye tecrit altında, hepimiz tecrit altındayız. Tecrit demokrasiyedir, tecrit barışadır. Tecrite son vermeden bu zulüm cenderesinden kurtulmak mümkün değildir" dedi.
Hükümet yetkililerin son günlerde sıkça 'Kürtler kardeşimizdir' sözünü sarf ettiğini söyleyen Temelli, "Kürtçenin bir tabelada olmasına bile tahammülü olmayanlar hangi kardeşlikten bahsediyor? Kürt kentlerini tanklarla yerle bir edenler neyin kardeşliğinden bahsediyor. Sizin kardeşliğinizi Afrin'de gördük" dedi.
'SESSİZ KALMAYIN'
Konuşmasına açlık grevinin 69. gününde olan Leyla Güven'i selamlayarak başlayan Temelli, "Selam olsun cezaevlerinde direnişi büyütenlere, selam olsun Selma Irmak'a, Sebahat Tuncel'e" dedi. Leyla Güven’in sağlık durumunun kritik aşamada olduğunu söyleyen Temelli, tüm demokrasi güçlerine çağrıda bulunarak, "Buna sessiz kalmayın, gelin ölümlere izin vermeyin. Gelin tecrite son vermek için bu mücadelede yerinizi alın" dedi.
HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven'in 69 gündür direndiğini ve Türkiye'ye 'tecrite son verin' diye seslendiğini söyleyen Temelli sözlerini şöyle sürdürdü:
'TECRİTE SON VERMEDEN BU ZULÜM CENDERESİNDEN KURTULAMAYIZ'
"Tüm Türkiye halklarına çağrısını her gün yineliyor. Bu sese kulak vermeyenler, savaş çığırtkanlarının değirmenlerine su taşıyor. Hatırlayacaksınız bundan 2 buçuk yıl önce İmralı'da Mehmet Öcalan'ın katılımıyla bir görüşme gerçekleşmişti. Sayın Öcalan'la görüştü. Bu görüşme bir aile ziyareti. Her hafta olması gereken bir ziyaret. Bir hak, gasp edilmiş bir hak. 2 buçuk yıl sonra bir lütuf gibi bu hakkın kullanılması sağlandı. Tecrit zaten bir hak gaspı rejimidir. Tecritin sürdüğü bir ülkede hak savunusu mümkün değildir. AKP, 'Türkiye'de hak ihlali yok' diyor. Türkiye'de hak bırakmadınız. Türkiye tecrit altında, hepimiz tecrit altındayız. Tecrit demokrasiyedir, tecrit barışadır. Tecrite son vermeden bu zulüm cenderesinden kurtulmak mümkün değildir. Açlık grevindekiler haklı bir talebi dile getiriyor.
'ÜLKEDE ADALET KRİZİ VAR'
Bugün bu ülkede bir adalet krizi var. Yargı siyasete alet olmuş, yargı vesayet altında. Adalet krizi dediğimiz vicdanı kararmış olanların bu ülkeye dayattığı rejimdir. Kadın siyasetçilere bu saldırılar devam ederken, çocuk istismarında bulunanlara 'evlilik affı' geliyor. 18 yaşından küçük herkes çocuktur ve onlara yönelik her tür istismar cezalandırılmalıdır. Bu ülkede, bu iktidarın erkek egemen zihniyeti her geçen gün kadına yönelik şiddeti de çocuk istismarını da arttırıyor.
'SAVAŞ VE YOLSUZLUK POLİTİKASI ÜLKEYİ FELAKETE SÜRÜKLÜYOR'
İşte böyle bir adalet krizinin içinde yaşıyoruz. Tüm bu yaşadıklarımızın sebebi bu iktidarın savaş ve yolsuzluk politikalarında ısrarıdır. Bu ısrar bu ülkeyi büyük bir felakete sürüklüyor. Bu savaş çığırtkanları Rojava'yı hedef haline getiriyor. Afrin'de olduğu gibi aynı senaryoyu hayata geçirmek istiyorlar. Sizin El Bab'da ne işiniz var. Suriye Suriyelilerindir. Afrin Afrinlilerindir. Suriye'den çıkın. ABD'nin Suriye'den çıkması yetmez, Türkiye dahil tüm dış güçler oradan çıkmalıdır. Oradaki çeteler tasfiye edilmeli ve Suriye'nin kaderine Suriyeliler karar vermelidir.
'SAVAŞ SANAYİSİ TEZGAHI KURDULAR'
IŞİD'in Türkiye'deki üst düzey yöneticileri serbest bırakıyor, Rojava'yı IŞİD'e karşı savunanlar 'terörist' oluyor. Bu savaş politikaları bneden ısrarla dayatılıyor, aslında Erdoğan bunu her konuşmasında ifade ediyor. Bir savaş sanayisi tezgahı kurdular ve o sanayiyi beslemek için Ortadoğu halklarına savaş götürüyorlar. Toplumun kaynaklarının savaş sanayisinde yok edilmesine karşı çıkalım.
'KÜRT KENTLERİNİ YERLE BİR EDENLER NEYİN KARDEŞLİĞİNDEN BAHSEDİYOR'
Son günlerde yine bir 'Kürtler kardeşimizdir' sözleri sarf ediyorlar. Kürtçenin bir tabelada olmasına bile tahammülü olmayanlar hangi kardeşlikten bahsediyor. Kürt kentlerini tanklarla yerle bir edenler neyin kardeşliğinden bahsediyor. Sizin kardeşliğinizi Afrin'de gördük. 'Afrin'de Kürtçe eğitimi bitirdik' diye övünen sizdiniz. Bu nasıl kardeşlik? İnsan kardeşinin elinde kalmış tek geçim kaynağı zeytinleri çalar mı? Bu nasıl kardeşlik? Irak Kürdistan Bölgesi'nde yapılan referandumda, 'vanaları kapatırız, aç kalırsınız' diyenler hangi kardeşlikten bahsediyor. Rojava'da Kürtler size sesleniyor; 'Gölge etmeyin başka ihsan istemez.'
'TOPLUMUN RUH SAĞLIĞINI SİZ BOZDUNUZ'
Afrin'de 200 bindan fazla insan yerinden yurdundan edildi. O insanların dönmesi için sizin oradan çıkmanız gerekiyor. Bir gün ABD'yle bir gün Rusya’yla kapalı kapılar ardından toplantılar yapıyorlar. Bu toplantılarda neler konuşulduğunu Trump'ın tweetlerinden anlıyoruz. Trump bir tweet atıyor, hemen telefona sarılıyorlar. Trump bir tweet atıyor, Dışişleri Bakanı 'gerekirse aç kalırız' diyor. Saray razı değil aç kalmaya. Her konuşmalarında esip gürlüyorlar. Bunların minik ortağı 'toplumun ruh hali iyi değil' diyor. Evet iyi değil, çünkü toplumun ruh sağlığını bozdunuz. Bu Cumhur İttifakı denen şer ittifakı toplumun ruh sağlığını bozdu. 300 kanaldan her gün halka sesleniyor, 'hainler, ihanet odakları, raconu ben keserim, teröristler' diyor. Bu ruh sağlığı sorununun düzelmesi bu sesin susmasından geçiyor. 31 Mart'ta bu sesi susturacağız. Şiddet her yeri kaplamış durumda. Sokak ortasında bir Kürt katlediliyor, bir üniversitede öğretim görevlisi katlediliyor. Bütün bu şiddet ortamında polis şiddeti de buna ekleniyor. Emekçilerin sokakta hakkını araması polis terörüyle engelleniyor. Toplumun ruh sağlığı böyle bozuluyor.
'KRİZİN MALİYETİ VATANDAŞIN SIRTINA YÜKLENİYOR'
Ekonomideki bu kötü gidişat çok ciddi bir geçim sıkıntısına neden oluyor. Yakında negatif büyüme rakamları açıklanacak. Ekonomi küçülmeye devam edecek. Bu derin kriz koşullarından çıkmak yerine halâ masal anlatıyorlar. Krizin maliyeti vatandaşın sırtına yükleniyor. Milyonlarca insan çok ciddi borç içinde yaşıyor. Borcu yapılandırarak, bir seçim rüşveti vererek, vatandaşı borçla yaşamaya ve kendi iktidarlarına mahkum etmek istiyorlar.
'25 KURUŞ POŞET PARASINDAN BİLE 15 KURUŞU TIRTIKLAMA DERDİNDE'
Yüzde 1'in hayrına yüzde 99'un mağdur edilmesi demektir AKP. Halka zamlarla yükleniyor. Şimdi de poşet parası çıktı. O 25 kuruşun içinde bile AKP’nin zihniyetini görürsünüz. Oradan bile 15 kuruşu tırtıklama derdinde.
'ÇEVRECİYİM DİYEN ADAM ÜLKEDE AĞAÇ BIRAKMADI'
Ormanları yakıyor HES projeleriyle. Bir bakıyorsunuz çevreci kesiliyor. Bilmeseniz ne muhterem adam diyeceksiniz. Bunu söyleyen insan ülkede ağaç bırakmadı. Sırf yazlık sarayı için 40 bin ağacı kesmiş biri çıkmış çevrecilikten bahsediyor.
'SEÇİM SİYASİ DEĞİLSE TİCARİ Mİ?'
Kayyım atanmış her yerde, tüm Kürt illerinde yerel demokrasiyi inşa etmek için çalışmalarımızı hızlandırdık. En güçlü şekilde yerel seçimlere hazırlanıyoruz. Sayın Binali Yıldırım diyor ki 'Seçim siyaset değildir'. Ticari midir? Meclis başkanlığı onurlu bir görevdir. O makama saygı gösterin. O koltuğun hakkını vermekle sorumlusunuz. Bir an önce istifa edin. 12 Eylül anayasasının bile uymayan bir pozisyona düşmeyin, bir an önce istifa edin.
'SUÇ ÖRGÜTÜ GİBİ ÇALIŞIYORLAR'
Akla hayale gelmeyecek şaibeler peşindeler, suç örgütü gibi çalışıyorlar. Seçmen sayısında oynayarak seçim sonucunu değiştirebileceğiniz yerleri tespit etmişler. Vali, kaymakam, jandarma, herkes işin içinde. Iğdır Merkez Polis Misafirhanesi 38 odası var, 70 kişi kalabilir ancak. Burada 374 kayıtlı seçmen gözüküyor. Bizim seçmenleri siliyorlar, kendi seçmenlerini kaydediyorlar. Çukurca'da bir evde 627 kişi kayıtlı gözüküyor, Hakkari merkezde bir evde 1108 kişi var. Karınca olsa sığmaz. Bunların hepsi belgelendi.
'BÜTÜN HDP'LİLERİ TUTUKLADIĞI İÇİN CEZAEVLERİNDEKİLERİN OY HAKKINI GASP EDİYOR'
Uzatmalı YSK çalışmalarına devam ediyor. Bu uzatmaya teşekkürünü sunmak için şimdi de cezaevlerindeki tutukluların seçme hakkını gasp ediyorlar. Oy hakkını neden gasp ediyor biliyor musunuz? Bütün HDP'lileri cezaevine koyduğu için, HDP cezaevlerinde birinci parti çıkıyor ya. Maksat, bu oyun gaspı. Cezaevlerindekilerin asıl ikamet adresinin ora olmadığını söylüyorlar. Aynı zihniyetle o zaman neden geçici görevle giden kolluk kuvvetlerinin oy kullanmasına izin veriyorsunuz? Git orada bu adaletsizliği düzelt. Cezaevlerindeki arakdaşlarımızın oy hakkını gasp etme.
Seçimlere çok az bir süre kaldı. Tüm usulsüzlüklere ve şaibelere karşı çalışacağız, oylarımıza, sandıklarımıza sahip çıkacağız. Hep beraber bu mücadeleye sahip çıkacağız. Seçim çalışmalarına olanca gücümüzle katılacağız. Nazım Hikmet'le başladık, Rosa Luxenburg'la bitirelim, 'Vardık, varız, varolacağız." (Kaynak: Artıgerçek)