ABD merkezli Microsoft’un sisteminde yaşanan arıza dünya genelinde bankalardan havalimanlarına ve hastanelere kadar birçok kurumun internet üzerinden yaptığı işlemlerde ve hizmetlerde kesintilerin yaşanmasına yol açtı. Bilgisayar sistemlerindeki çökmeyi küçük bir ‘Kıyamet Günü’ olarak değerlendirenler de oldu. Birçok insanın kafasına sorular da takılmaya başladı. Acaba bu tür arızaların daha farklı yaşanması durumunda bilim kurgu filmlerinde seyrettiğimiz kıyamet senaryolarının benzerlerini mi yaşayacağız? Diye.
Yaşan bu sıkıntıyı kapitalizmin globalleşmesiyle, dünya neredeyse tek merkezlerden yönetilmeye başlandı. Bu gün tüketimden kullanım eşyalarına, ulaşımdan iletişime, hatta savunma teknolojilerine kadar neredeyse hayatımıza dokunan her şey tek merkezli oldu.
Yaşamımıza yön veren her şeyin tek merkezli hale gelmesi kültürel olarak da sınır tanımadı. Herkesin bireysel dünyasına girdi ve bizi biz olmaktan çıkardı.
Bu kadar aşırı merkezileşme de yaşanacak sistemsel bir aksaklığın sonuçları da büyük ve önceden hesap edilemez oldu. Microsoft’un sisteminde yaşanan bir aksaklık bize, global dünyada hayatımızın, güvenliğimizin ve geleceğimizin ne kadar ince çizgilerde yürüdüğünü ve pamuk ipliğine bağlı olduğunu göstermektedir. Şimdi buna benzer aksamalar tolere edilebilir, az hasarlarla atlatılmış olabilir. Ama uluslar arası güvenlik sistemlerinden çevresel felaketlere, toplumsal düzenden finans sistemlerine hatta alt yapılara kadar etkili olacak bir aksaklık, işlerin yolunda gitmemesi durumunda ne yaşayacağız? Kıyametin kenarından mı döneceğiz?
Olası tehlikelerden kendimizi ve dünyayı korumanın yolu teknolojilerden vaz geçme değildir. Aşırı bağımlılığı azaltacak, küresel düzeyde yaşanacak olumsuzluklarda az etkileneceğimiz tedbirleri almak bize bağlı.