Toplumun kutsalı olan din ve dini değerler; ortak payda olup, siyasete alet edilmeden, hakaretvari eylem ve söylemlere karşı da dik durulmalıdır.
Yıllardır İSLAM dini ve değerleri çıkara alet edilmiş veya hakaretlere maruz bırakılmıştır.
İrtica ile mücadele adı altında sırf dine uygun yaşamı tercih eden yüz binler mağdur edilmiş ve bu mağduriyeti istismar eden çıkar gurupları oluşmuştur.
Bu durum "Tavuk mu yumurtadan çıktı, yumurta mı tavuktan çıktı" misali karmaşık bir hal almıştır.
Ülkeye faydası olmamış, irtica bitmemiş ve dinin değerler de yasal güvence altına alınmamıştır.
"Müzelik" fikirlere sahip "fosil beyinli" bazı insanların dini değerlere hakaret vari açıklamalarına karşı CHP genel başkanı Sn. KILIÇDAROĞLU: "Bizim de çok kabahatimiz, kusurumuz var. Bir başörtüsünü Türkiye'nin en temel meselesi haline getirdik. O kız çocuğumuz üniversiteye gidiyor mu, imkânını sağlıyor muyuz? (hürriyet 5. 10 2019) çıkışı doğru bir davranış olmuştur.
CHP gibi mütedeyyin insanların korku ve endişeyle baktığı bir siyasi partinin dini değerler konusunda olumlu hassasiyet göstermesi sevindiricidir.
Parti içinde önemli bir yeri olan, kültür bakanlığı yapmış Fikri Sağlar’ın türban gibi hassas bir konuda talihsiz açıklaması için sorulan soruya; Sn KILIÇDAROĞLU: "Ya çağın neresindeyiz biz ya? Kişi başörtüsü takar takmaz o onun tercihidir. Benim görevim onun tercihine saygı duymaktır..." (Cumhuriyet gaz. 31. 12 2020) demesi takdire şayandır.
Gönül ister ki muhalefet liderinin güzel açıklamalarına iktidarın da destek vermesi ve turban (tesettür) için yasal düzenlemelerin yapılmasıdır.
Cumhurbaşkanımız Sn ERDOĞAN: "Oy almak için bazı yerlerde görüyorsunuz işte başörtülü birkaç kişiyi yanlarında adeta böyle vitrin mankeni gibi getirip koymak kimseyi artık aldatmıyor, geçti o işler" demesi bizleri üzmüştür.
Siyasi görüşümüzü, oy kaygılarımızı ve ideolojik saplantılarımızı bir kenara bırakarak toplumu rahatlatacak yasal düzenlemelere gidilmelidir.
Selam ve dua ile