Naci Sapan
Tarihin, bizden önceki nesillerin, bizim, çocukluğumuzun taş gibi taş evleriydi, şimdi, ‘Metruk ev’ tartışmalarının gölgesinde, ‘Yıkılsın mı, yıkılmasın mı’ gibi bir konunun malzemesi.
Çatışmalı zeminden sonra ne kadar metruk ne kadar metruk değil onu da bilemiyoruz.
Metruk dediğiniz şeyin standartları nedir?
Taşı, zemini, etrafı, sağı, solu var mıdır, metruk dediğiniz evlerin?
Varsa üzerinde çalışılır, taşlarla beslenir, onarılır, yeniden ortaya çıkarılır.
O şekilde, metruk diye andığımız sayısız ev onarıldı, hem de aslına uygun. Ermeni kilisesi 3-5 kez metruk haldeydi, aslına uygun onarıldı, şu an yine onarılıyor.
Demem o ki; Tarih korumak içindir, elbette ki evler ‘metruk’ halde olacak, yaşatılması, hatırlanması için kalan üzerinden onarılacak, geçmişten geleceğe bir iz çizilecek.
*
Niye yazdım?
Mimarlar odası ile Sur Kaymakamı-Belediye Başkan vekili arasında metruk müydü? Değil miydi? Koruma kurulu kararı var mıydı, yok muydu?
Gibi bir tartışma ortamı yansıdı.
Bence gereksiz bir tartışma.
Yüzlerce ev yıkılmış, yerine ucube, tek tip yapılar yapılmış, bir tarih hafızası yok edilmiş, 40 evin metruk olup olmadığı tartışılıyor, taraflar haklılık payı çıkarmaya çalışıyor. Kamuoyu gereksiz meşgul ediliyor.
Ben ve benim kuşağım o metruk denilen taş evlerde yaşadı, bizim içimiz yanıyor, tartışanların ne kadar yanıyor, bilemiyorum!
Koruma kurulundan rapor olsa ne olur, olmazsa ne olur?
Mesele, metruk dediğiniz evlerin 3-5 kırıntısı kalmış dahi olsa onun üzerinden tarihe saygı gösterip, o hafızayı diri tutmaktır. Bu becerilmiyor ise, konuşulanların tamamı Diyarbakır tabiriyle fasa fisodur.
Sur içinde her zaman, her dönem, sahipsizlikten harabeye dönen metruk evler oldu, tamamını biliyoruz. Ama her zaman bunların bir zemini, sağı, solu, duvarı, taşı, ağacı v.s, bıraktığı bir izi vardı.
Bir binanın ilgisizlikten metruk olma haliyle, bilerek, isteyerek ya da altın aramak için metruk hale dönüştürmek hallerini birbirinden ayırmak lazım.
Bu iki duruma iki ayrı bakış açısıyla bakarsak, mimarlar odasının da Kaymakam-Başkanın da verdiği bilgiler beni, benim gibi kentlileri, yani o bölgede doğup büyüyenleri hiç ilgilendirmiyor.
Çocukluk hafızamızı, ‘gâvursuz gâvur’ mahallemizi geri verebilecek kudretiniz var mı?
Yok.
O zaman 40 metruk evi tartışmanın da, bizleri bu işlere alet etmenin de bir anlamı yok.