TİGRİS HABER - Tanrıkulu, birçok avukatın ve gözlemcinin salona fiziki koşullardan dolayı katılamadığını ancak mahkeme başkanının duruşmayı olabildiğince adil biçimde yürütmeye çalıştığını ifade ederek “Duruşma salonunda Türkiye Barolar Birliği Başkanı, avukatlar var; Diyarbakır Barosunun müdahil olma talebi kabul edildi. Diyarbakır Barosu'nun baştan itibaren tutumu, ısrarı ve aileden kimsenin şikayetçi olmaması nedeniyle kamusal hakların, savcıyla birlikte korunması açısından, müdahilliği kabul edildi. Fiziki koşullar nedeniyle içeriye giremeyen çok sayıda avukat ve gözlemci var. İçeride de adil bir ortam oluşturmaya çalışan bir mahkeme başkanı ve heyeti var” dedi.
Narin Güran cinayetinin, diğer ceza davalarından farklı olarak kamuoyunda yarattığı etki sebebiyle iddianamenin hazırlanması, mahkemeye sunulması ve kabul edilmesi sürecinin hızlı bir biçimde ilerlediğini kaydeden Tanrıkulu, dört tutuklu sanıkla ilgili dosyanın ayrılıp bugün davanın görülmesine ilişkin 3 teknik nedeni şöyle sıraladı:
“Salim Güran'ın arabasında Narin'e ait olduğu tespit edilen DNA kalıntısı, dört şüphelinin ölüm saatinde aynı yerde olduklarına dair daraltılmış HTS kayıtları var, şüpheli Nevzat Bahtiyar'ın yer göstermesi ve beyanları”
İddianamenin cinayeti kimin işlediğini ve neden işlendiğini göstermediği halde yargılamanın hızlı biçimde başlatılmış olmasının sebeplerine de değinen Tanrıkulu şu ifadeleri kullandı:
“Bu iddianame bize failin kim olduğunu ve ölümün neden gerçekleştiğini göstermiyor. Bunu nedeni; teknik delillerle dört şüphelinin hüküm almasını sağlamak veya hüküm alacağını düşünen, bu suçla ilgili olmayan bir şüphelinin itirafta bulunmasını sağlamak. O nedenle bu kadar hızlı bir süreç başlatılmıştır diye düşünüyorum.”
“Sanığın olayı anlattığı çerçeve insan vicdanıyla açıklanamaz”
Duruşma esnasında sanıkların sorgulamalarına dair bilgiler veren CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Nevzat Bahtiyar’ın kullandığı ifadelere, olayı anlatış biçimine dair “Sanık çok profesyonel bir sanık. Kan dondurucu bir şekilde bu olayı anlattığı çerçeve bir insan vicdanıyla ve bir insanın ortalama tepkileriyle açıklanmayacak bir soğukkanlılıkta” ifadelerini kullandı.
“Verilmeyen cevaplardan da gerçeğe ulaşmak mümkün”
İlk duruşmanın başlamasıyla beraber sanıkların ifadelerinde çoğu soruyu “Hatırlamıyorum” şeklinde cevaplamalarının soruşturmayı sekteye uğratmayacağını, aksine verilen cevaplar kadar verilmeyen cevapların da gerçeğe ulaştırabileceğini söyleyen Tanrıkulu, “Ceza yargılamasında sadece şüphelilerin verdiği beyanlardan değil, sorulan sorulardan ve şüphelilerin verdiği/vermediği cevaplardan da gerçeğe ulaşmak mümkün. Dolayısıyla mahkeme başkanı, heyet ve taraflar aynı zamanda sorgulama içinde ruh halini de gözlemliyorlar. Sanığın nasıl kaçmaya çalıştığını, olağan hayatın akışına aykırı biçimde hatırlamıyorum dediğini, telefon açtığı HTS kayıtlarıyla sabitlenmesine rağmen açmadım demesini de dikkate alıyorlar” ifadelerini kullandı. (haber merkezi)