TİGRİS HABER - Tanrıkulu şunları söyledi; “Bugün yargılamayı Trabzon Milletvekilimiz Sibel Suiçmez ile izleyip takip ettik, kendisi Trabzon Barosu’nun eski başkanı ve Türkiye Barolar Birliği Başkan Yardımcısıydi. Bugün bir kez daha gördük ki, yargılama adil bir biçimde yapılmıyor ve gerçek anlamıyla olayı aydınlatacak bir süreç mahkemede işlemiyor.
Nedeni şu, Tahir Elçi suikastı bir siyasal suikasttı, siyasal suikastlar Türkiye’de ve dünyada siyasal iktidarın koruması ve ortaklığı olmadan gerçekleşmez. Bu koruma ve ortaklık, cinayetin işlendiği anla ilgili değil bir süreçle ilgilidir.”
‘Suikastın ortakları izin vermiyor’
Tanrıkulu yayınladığı videoda değerlendirmesini şöyle sürdürdü; “Tahir Elçi’nin öldürüldüğü süreci bir kez daha hafızamızı yoklarsak, adım adım bu cinayete giden yol televizyonlar ve basın vasıtasıyla ve Yargının ortaklığıyla adım adım işlendi. Ve sonuç itibariyle de Dört Ayaklı Minarenin altında bir siyasi suikaste kurban gitti.
Aradan geçen 8 yıl içerisinde de bu siyasal suikastın ortakları ve arkasındaki güçler maalesef bu olayın aydınlatılmasını istemiyorlar. Yoksa bir mahkeme 8 yıl geçmiş aradan nasıl bir keşif yapmaz, nasıl bir canlandırma yapmaz, nasıl olaydaki istihbarat elemanlarını dinlemez?”
‘Süreçte değişen bir şey olmadı’
Olaydan hemen sonraki süreci de hatırlatan Tanrıkulu, değişen bir şeyin olmadığına da vurgu yaparak, şu ifadeleri kullandı; “Ben Genel Başkanımızla birlikte cinayetten hemen sonra Diyarbakır'a geldik, başsağlığına gittik Türkan Elçi'ye ve ondan sonra da Diyarbakır Valisini ve Diyarbakır Emniyet Müdürünü ziyaret ettik. Şurası gerçekten o gün için de soru işaretidir bugun için de soru isaretidir: İki örgüt mensubunun takip edildiği süre 8 km'lik bir yol, Kayapinar'dan Dört Ayaklı Minare'ye kadar tam 8 km. Bu 8 km boyunca iki örgüt mensubunu canlı bir biçimde yakalamaları mümkünken, Dört Ayaklı Minare'ye kadar gitmelerine izin verilmiş ve orada 2 polisin şehit olmasından sonra bu cinayet gerçekleşmiş.
Şimdi ısrarla arkadaki istihbarat aracındaki memurların dinlenilmesi talebi sadece Tahir Elçi Suikastinin aydınlatılmasına dönük değil, aynı zamanda ölen iki polisin de öldürülmesinin açıklığa kavuşması içindir. Bu Mahkeme bunu bile yapmıyor. İstihbarat mensuplarının konuşma tapelerini, istihbarat mensuplarının tanıklığını maalesef kabul etmiyor. Keşif yapmıyor, delilleri toplamıyor, 13 saniyelik görüntünün neden kaybolduğu noktasında aradan geçen 8 yılda alınan bir mesafe yok. O da şundan kaynaklıdır, sanıklar korunuyor, arkasındaki güçler korunuyor. Bizler buradayız, ben Diyarbakır Barosunun önceki Başkanı olarak ve Tahir Elçi'nin de çalışma arkadaşı olarak bu davayı sonuna kadar takip edeceğiz." (Haber Merkezi)