AKP-CHP Genel Başkanlarının koalisyon konusunda nihai görüşmeler yaptığı bir günde KCK’nin ‘tahkim edilmiş’ bir ateşkesin devreye girmesi yönünde yaptığı açıklama tesadüfü mü yoksa denk getirilmiş bir açıklamamı?
Muhtemel koalisyona şimdiden yapılmış bir teklif gibi değerlendirilmesi gereken açıklamanın içeriğinin mevcut koşullarda ‘hemen şimdi’ uygulamaya sokulması ihtimali görünmemekle birlikte, çatışmaların devam etmesi bu ihtimali de şimdilik kaydıyla mümkün kılmıyor.
Koalisyon olsa da olmasa da mutlaka masaya yatırılması gereken konuların başında çatışmaların sona ermesi, çözüm süreci olarak adlandırılan sürecin hangi düzeye evirileceği meselesi geliyor. Bu konuda Cumhuriyet Halk Partisinin görüşü ve önerisi net olduğuna göre, bu ilkeler çerçevesinde bir çalışmanın vakit kaybetmeden başlayacağını öngörmek mümkün. CHP’nin, TBMM çatısı altında yasal ve anayasal çerçeveye oturtulmuş yöntemlerle sorunun çözüme kavuşturulması gerektiği yönündeki yaklaşımı, 7 Haziran seçimlerinden sonra KCK tarafından yapılan açıklamalarla önemsenmiş, doğru bir yaklaşım olduğunun altı çizilmişti.
Tahkim edilmiş bir ateşkes önerisinin CHP’nin bu yaklaşımının genel çerçevesi içinde nasıl değerlendirilmesi gerektiği konusunda şimdiden bir şey söylemek mümkün olmasa da, dışarıdan hakemler tarafından denetlenen bir çözüm yöntemi, TBMM çatısını aşacak bir yöntem olması açısından pekte kabul görecek gibi görünmüyor. Parlamentoda bulunan HDP dışındaki diğer partilerinde dışarıdan bir hakem heyeti tarafından denetlenen bir sürece rıza göstereceklerini sanmıyorum. Her halükarda adres olarak parlamentonun içi gösterilecektir.
CHP Genel sekreteri Gürsel Tekin’in çözüm süreci konusundaki görüşlerini özel bir TV’ye yaptığı açıklamalardan değerlendiriyoruz.
Tekin, Demokrasi, insan hakları, uluslar arası çağdaş hukuk normları içinde bir çözüm yönteminin uygulanması gerektiğini söylüyor. Bu değerlendirmenin içeriği de doğal olarak TBMM çatısına işaret ediyor. Doğru yönteminde bu olduğunu çözüm sürecinin geldiği nokta, yaşadığımız çatışmalı ortam nedeniyle net bir şekilde görüyoruz. Şimdiye kadar uygulanan yöntemlerin doğru bir mecraya girmemiş olması da doğru mecranın parlamento olduğuna işaret ediyor.
Sorunlar her ne olursa olsun çözümün adresinin parlamento olduğuna inanmak ve karar vermek gerekiyor. Sorunların çözümünü TBMM çatısı altında milletin vekilleri üstlenmeyecekse kim üstlenecek?
Kimsenin elinde sihirli değnek yok.
Olmadığını da zaten görüyoruz.
Bu arada koalisyon olmazsa ne olur?
Cevabı bende yok..