Çocukluğumuza ait korkuların esiriydik!
Bizi Surlardan, Hevsel bahçelerinden uzak tutan bize ait olmayan, ancak beynimize nakşedilen korkulu duruşumuzun zincirlerini kırdığımızda gençtik artık. Fark etmiştik bizi mirastan uzak tutan aile ve çevrenin endişelerinin geçerli ve geçersiz nedenlerini.
Hevsel’e indiğimizde Dicle nehrinde boğulma riski, surlara çıktığımızda ya da gezdiğimizde oraları mesken tutmuş şarapçı ya da tacizci birilerinin saldırısına maruz kalma riski ile uyarıldığımızdan olsa gerek aidiyetleri ile pek de haşır-neşir olamamıştık çocukluğumuzda.
İkisi de gizemliydi.
Hevsel de ayrı
Surlarda ayrıydı
Hep öyle durdu o gizem
Dünya’ya armağan duruşun asaletiymiş yüzyıllardır var oluşunun nedeni.
Meğer kentin surlarıyla karşılıklı sakladığı sırrı buymuş.
Surların gizlediği ‘sır’ artık bütün dünyanın dilinde.
Bir sırrın varlığından şüphe duyan Şeyhmus Diken kısmen de olsa çözmüştü bu sırrı.
Meğer bütün insanlığın ortak mirasıymış Diyarbakır!
Ne kadar güzel, ne kadar anlamlı bir miras.
Zaten durdukları yerlerde hiç de bize aitmiş gibi de durmuyorlardı.
Belki de çocukluğumuzun ikilemiydi bize ait olup olmadığını çözememek.
Elbette ki ailelerimizin de tarih bilinci eksikliğinden kaynaklı bir durum da söz konusuydu aidiyetlerini bünyemizde tescilleyememe duygusu.
Belki de kıskanmadan, /bana değil, bize/bizlere/herkese aittir duygusuydu.
Bugünlere saklamıştık.
Sadece biz değil, Diyarbakır’da saklamış
Sırrını sadece surlarına fısıldamış yüzyıllardır.
Yakıştı;
Hem sır saklamak
Hem de bütün insanlığın ortak mirası olmak
Dünyaya, insanlığa hayırlı olsun Diyarbakır’ın sunduğu bu armağan.
Diyarbakır’dan bu armağanı sunmak için verilen çabayı, bu çabayı verenleri çok iyi biliyoruz. İnandılar, çalıştılar, çabaladılar, sonucu sevinçle buluşturdular.
**
Aslında dünyaya, insanlığa, geleceğe sunulacak daha çok şey var.
Örneğin BARIŞ
Şimdi sıra barış’ı sunmakta
İnanıyorum ki Diyarbakır kadim sorumluluğu gereği bunun da öncülüğünü yapacaktır.
**