Suriçi bölgesindeki kamulaştırma işi ne oldu?
Evlerinin kamulaştırıldığı söylenen vatandaşlar ne yapacak?
Vatandaş malına karşılık ne kadar kamulaştırma bedeli alacak?
Mevcut durumda bu soruların cevabı henüz alınmış değil.
Alınmamış cevaplar sadece bizimle ilgili değil.
Cevap alamadığı için vatandaşın kendisi bunu dile getiriyor.
Dün sokakta karşılaştığım en az on kişi öngörüldüğü iddia edilen kamulaştırma bedelleri ile ilgili şikâyetçi. Normalde bedeli yüksek gayrimenkullerine beklentilerinin çok altında bedeller belirlendiğini aktaran yurttaşlar, ne yapacağını, nasıl bir yol izleyeceğini de bilmiyor.
Neden bilmiyor?
Ortada şeffaf bir durum yok.
‘Yaptık ettik, kabul et’ gibi bir hayali durumun muhatabı konumundaki yurttaşın, anladığım ve gördüğüm kadarıyla gerçek anlamda muhataplarla bir diyalogu yok.
Vatandaşın bu durum karşısında sarf ettiği sözler yüreğimi, kent bilincimi incitiyor.
‘Kent sahipsiz, biz sahipsiziz’ sitemi içimi sızlatıyor.
İtiraz etme şansını kendimde bulamıyorum.
Sahiplenir gibi görüneni çok, sahibi yok, gerçek anlamda sahipleneni yok.
600’den fazla STK’sı olduğu için övünülen kentte, Sur içi mağdurlarının sorunlarını dile getirecek, hakkını koruyacak, vatandaşın sorularının muhatabı olacak bir kurumun varlığı söz konusu olmadığı içindir ki, sokakta, caddede şikâyet ve sitemleri dinliyoruz.
Siyaset kurumlarından azade, tarafsız, bağımsız bir platformun oluşturularak hak mağduriyetlerine dair çalışmaların yapılması gerektiğini aylar önce yazıp çizmiştik. Böyle bir şey yapıldı mı, yapılmadı mı, sorun ve sorunların çözümüne dair ön açıcı bir envanter hazırlandı mı, doğrusu onu da bilmiyoruz. Varsa dahi doğru işlemiyor olacak ki, vatandaş hala derdine çare olacak birilerini arıyor.
**
Hükümetin, ‘Ben yaptım, ben buna karar verdim, böyle olacak, sende kabul et’ mantığı kabul edilebilir bir durum değil. Zaten ortada yapılan, görünen bir şeyde yok.
Sur içinin ne kadarı yıkıldı, son durumu, ahvali nedir?
O da bilinmiyor.
**
20 Ekim 2016 tarihli yazımın başlığını hatırlatmadan geçemeyeceğim.
Ne demişiz?
‘Boşlukta bir kent, sahipsiz duruş!’
Vatandaşta farklı bir şey söylemiyor zaten.
‘Kent sahipsiz, biz sahipsiziz’ diyor.
Kentin sahibiyiz/sahibiyim diyenlere de bu utanç yeter!