Çözülmesi zor gibi görünen, kulağın tersten gösterilerek durumu daha da zorlaştıran, problemin çözümü için aranan formülün şifresi aslında çok basit. Bütün mesele samimiyet ve güveni devreye sokmak, şifreyi işler hale getirmektir.
Formül belli, şifre de biliniyor.
Kolay ve bilinen Formül’ün şifresi,
Yasal ve Hukuki çerçevedir.
İki kelimelik bir şifre.
Daha önceki yazılarımın büyük bir bölümünde, Halk TV’de çıktığım programlarda barış süreciyle ilgili yorumlarımda çözüme gidecek olan yolun yasal ve hukuki düzenlemelerden geçtiğini ifade ettim. BDP ve PKK çevreleriyle birlikte toplumun büyük kesiminin beklentisinin bu yönde olduğunu görüyor, biliyor ve gözlemliyoruz.
Silahlı güçlerin geri çekilmesi ve silahsızlanma döneminin başlatılarak siyasal mücadeleye evirilmesi dönemine katkı sunan Abdullah Öcalan, son görüşmesinde geldiğimiz ve tıkanmış görünen bugünkü duruma da katkı sunduğu kanaatindeyim. BDP-HDP yöneticileriyle yaptığı son görüşmeden aktarılan mesajların tamamını okuduktan sonra önemsenmesi gereken ve yukarıda iki kelimelik şifre olarak tanımladığım mesajın içeriğinden yola çıkarak bu noktada odaklanmak gerektiğine inanıyorum.
Silahsızlanmaya karar verildikten sonraki aşamanın siyasal mücadele olduğu gerçeğinden hareket ettiğimizde ateşe benzin taşınmayacağı yönünde kesin ve net ifadelerin kullanılmış olmasını, süreçle ilgili güven ve samimiyetin karşılığı olarak algılamak gerekir diye düşünüyorum.
Öcalan’ın mesajlarının tamamı üzerinde yorum yapmayacağım. Aşağıdaki kısa bölüm üzerinden duruma baktığımızda yapılması gerekenlerin çokta karmaşık olmadığını görüyoruz.
“Artık süreç ciddiyetsizliği ve yasal hukuksal çerçeveden yoksunluğu kaldıracak durumda değildir. Darbecileri teşhir ve mahkûm etmenin en etkili yolu ortaya net ve cesur bir demokratik müzakere programı koymaktır.
Bugüne kadar türlü gerekçelerle ötelenen yasal ve hukuki düzenlemelerin aslında tam da zamanı bugündür. Tarih bunu ihmal edenleri ders çıkarmaya bile vakitleri kalmadan tasfiye edecektir.’’ Diyor Abdullah Öcalan.
Yasal ve hukuki düzenlemeleri öteleyenler kim?
Birinci derecede; Devlet erkini elinde bulunduran iktidar
İkinci derecede; Parlamentoda grubu bulunan siyasi partiler.
Yaşanan sıkıntıların asıl nedeni; Yasal ve hukuki düzenlemelerin henüz yapılmamış olmasıdır. Yeni ve demokratik Anayasa toplumun genel mutabakatıyla hazırlanıp devreye sokulmuş olsaydı bugünkü sıkıntılar yaşanmamış olacaktı. Önümüzdeki dönemde yapılacak sıralı 3 seçimin ülkenin geleceğine yön verecek seçimler olduğunu dikkatlerden kaçırmamak gerekir. Yeni anayasa çalışmalarının rafa kaldırılmış olmasını mevcut toplumsal gerilimin nedeni olarak değerlendirmemiz mümkünler içindedir.
Bu nedenle, Öcalan’ında ısrarla üzerinde durduğu Yasal ve hukuki düzenlemelerde ifadesini bulan yeni ve demokratik anayasanın biraz daha ötelenmesi, mevcut iktidarla birlikte parlamentoda grubu bulunan siyasi partilerin tasfiyesine veya zayıflamasına zemin hazırlayacaktır.
Bazı kesimler, Abdullah Öcalan’ın bu mesajlarının AK Parti iktidarını desteklediği biçiminde yorumlasa da, ben durumu ‘Ya yaparsın ya da gidersin’ olarak algılıyorum.
Neden?
Kürt meselesinin çözümünü ve demokratikleşmeyi beceremeyen iktidarların devre dışı kaldığı örneklerdeki tanıklığımızdan dolayı.