Yazımın başlığındaki soruyu şahsım da dâhil tüm Diyarbakır’a soruyorum;
Sur Eylem Planı mı?
Tahir Elçi’nin katili mi?
Duyarlılık ve sahiplenme sorusu,
Aynı zamanda aidiyetimize hitap eden dik duruş meselesi.
Tarih 10 Haziran 2016 Cuma.
Diyarbakır Barosu her hafta olduğu gibi adliye önünde toplanmış, 6 ay önce Sur içinde katledilen başkanları Tahir Elçi’nin katilini soruyor, karanlıkta kalan cinayetin aydınlanmasını istiyor.
Aynı tarih ve saatlerde Diyarbakır’ın beş yıldızlı otellerinin birinde Çevre Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki ve AKP kadroları, sur ilçesi esnafı, kentin STK temsilcileri ile toplantı yapıyor, ‘Sur Eylem Planı’nı açıklıyor.
İki eylemin ortak teması SUR ilçesi,
Avukatlar, Sur içinde katledilen başkanlarının katilini soruyor.
Anlamlı, 5 yıldızlı bir sorgulama ve eylem.
Beş yıldızlı oteldeki toplantıda ise, kenti katledenleri sorgulayan yok.
Sadece vaatler dinleniyor.
Sıfır yıldızlı sorgulamasız bir eylem.
Vaatler de, ‘Kayseri işi pazarlığa’ endeksli.
**
Tahir Elçi’nin katledilmesinden sonra şiddetlenen çatışmalar ve sokağa çıkma yasakları sırasında yerle bir edilen Sur ilçesinin büyük bölümünün yeniden imarı, restorasyonu, kamulaştırılması konusunda verilen vaatler ve anlatılan hikâyeleri sakin bir şekilde dinleyen STK temsilcileri ve esnaf, toplantıdan ayrıldıktan sonra anlatılanları kendi arasında tartışıyor, içeride ikna olmadıkları belli.
Fazla uzatmayayım, toplantının özeti Şöyle;
‘Bir felaket yaşandı, oldu, bitti. Unutun, bizim uygulayacağımız yöntemi kabul edin’ olmuş.
Bu kadar mı?
Bunca yaşananların özeti bu kadar basit mi olmalı?
Her istediklerini yapacaklar, sonra karşınıza dikilecek, yine her istediklerini kabul ettirecekler.
Çevre Şehircilik Bakanı Sur evleri için ‘Kayseri usulü’ Pazarlık yapmış.
Evi yıkılan, evsiz kalanla pazarlık yapıyorlar, borçlandıracaklar, ev sahibi yapacaklar. Tapudaki değeri üzerinden evlerin tespiti yapılacak, hak sahiplerine öyle ödeme yapılacak.
Her halükarda vatandaş zararda.