Tarih öncesi toplumlardan günümüze taşınan en önemli kalıntılar arasında lahit veya oyma kayalara defnedilen; figür ve motiflerle işlenmiş taşlardan yapılan mezarların olması bize, eski çağ döneminde de insanların ölülerine ne kadar önem verdiğini göstermektedir. Onlar için yaptıkları görkemli ve sanat eseri niteliğindeki mezarlarla adeta onları ölümsüzleştirmekle kalmamış; o dönemi anlamamız açısın günümüze kadar ulaşan önemli belge niteliği de taşımıştır. Bu yüzden bu yazıda yararlandığım araştırmacı Sefa Kaçmaz’ın; ’’geçmiş uygarlıkların kapısı mezarlıklardan geçer’’ tespiti bu anlamda çok isabetlidir.
O dönem insanının ölenin ardından yaptığı cenaze törenlerinden, ölenin mezarına kullandığı eşyalardan, sevdiği yiyeceklerden bırakması, ona karşı bir diyet ödeme biçimi olarak kabul edilmekteydi. Birçok konuda olduğu gibi; bu konuda da yine bir ilk Sümerler döneminde yasalaşarak hayata geçmiştir. Hammurabi yasalarından birkaç yüzyıl önce yaşamış olan Urgakina Lagaş kent devletinin kralıdır. Urgakina döneminde çıkarılan yasalar kendi adıyla anılmıştır. Bu kanunlar tarihe bilinen ilk yazılı kanunlar olarak geçmiştir. Bu dönemde çıkarılan bu yasaların yanın da; bataklıkları kurutarak, bu alanları tarım arazileri haline dönüştürmeyi başarmış olmalarıdır. Urgakina yasaları olarak tarihe geçen bu yasalara ‘tarla sürenin, hayvan sağanındır’ yaklaşımı damgasını vurmuştur. Bu kanunlar; ilk mülkiyet hakkını tanıyan ve aynı zamanda ilk sosyal reform özelliği taşımaktadır. Suç işleyenleri ise ‘’bedel ödeme’’ biçiminde cezalandırma yükümlülükleri getirerek; suçluyu ıslah ederek, toplum için yararlı işler yaptırarak, onu topluma kazandırmayı amaçlamıştır.
Tarihte bilinen en eski yasa olarak damgasını vuran Urgakina yasaları; ölüm vergisi ve mezar töreni kurallarını da düzenlemiştir. Cenaze sahiplerinin diyet olarak verecekleri yiyecek ve içeceklerin miktarını ve ‘ölüm vergisi’nin miktarı ve kimlere ödeneceğini yasa maddesi haline getirmişlerdir.
O döneme ait bulunan tabletlerde bu konuyla ilgili çözümlemede ’’öküzler, canının istediği en verimli tarlaları kendisine ayıran Ensi’nin topraklarını sürmek için kullanılıyordu. Birini mezara koyduğumuzda,
papaz, 7 fıçı bira, 420 ekmek, 120 ölçü buğday, bir elbise, bir yatak, bir yastık alıyordu. ” şeklinde tablette dile getirilen talepler; ölen kişinin ailesiyle papazlar arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktadır.
Eski dönemde; tapınak yöneticilerinin ölü sahiplerinden en verimli tarlayı, en iyi hayvanı, ekmek ve buğdayı vb. eşyaları talep etmeleri; o döneme göre yüksek bir meblağ olarak görülmüştür. Papazların kendilerine ‘diyet’ ya da ‘ölüm vergileri’ adı altında burada sıralanan malları almaları Lagaş Kralı Urgakina tarafından orantısız görüldüğünden; düzeni ve adaleti sağlama adına kendi adıyla o dönem, tarihe ilk olarak geçecek olan yasaları çıkarmıştır. İnsan ‘vay be’ demekten kendini alamıyor. Kaç bin sene önce insan sosyal adaletle tanışma şansını yakalıyor.