Milletvekili Cuma İçten tarafından Dicle Üniversitesine süratli ve hedefe kilitli bir atış yapıldı, sonra bir sükûnet hâkim oldu. Hayat, hiçbir şey yokmuş gibi devam ediyor üniversite cephesinde. AK Parti ve Cuma İçten cephesinde de ilk atışların dışında fazla da bir ses duyamaz olduk.
Gecikmiş bir müdahale olmasına rağmen Cuma İçten ve AK Parti cephesi için olumlu bir rüzgâr esmeye başlamıştı konuya parmak bastıkları için. Benim gibi ‘işin sonunu’ merak edenlerin sayısı bir hayli fazla ancak, iki istifanın dışında henüz cepheden düşen olmadı.
Bizimde, genel anlamda yurttaşlarında çok iyi bildiği, Cuma İçten tarafından ortaya atılan iddialar yenilir-yutulur cinsten değil. ‘kol kırılır yen içinde kalır’ gibi bir durum mu oldu yoksa bizim gözle göremediğimiz biçimde bir süreç mi işliyor?
Yani ortada soru işaretli bir durum var.
Yapılan atışlar ve tartışmalar belleğimizde sağlıklı ve diri duruyor, unutmuş değiliz. Millete ve vekiline unutmadığımız üzerinden hatırlatma yapıyoruz. Vekilimiz bize; ‘İşin sonuna bak sen’ diyorsa, sorun yok, bekler, ‘kolay gelsin’ deriz.
**
Suların kabardığı, yükseldiği yâda durulup-durulmadığı çok belli olmayan bir alanda Cumhuriyet Halk Partisi. Parti yönetimi toplandı, değerlendirmeler yapıldı. Yerel seçim sonuçları konuşuldu, Cumhurbaşkanı konusu gündeme geldi. Dışarıda, CHP’nin dışında herkes, her kesim CHP’yi tartışıyor, CHP hala kendisini ciddi bir şekilde tartışmış değil. Cumhurbaşkanlığı ve Genel seçim için ortaya koyacakları strateji ciddi bir merak konusu. Şimdilik onlarda ‘Kol kırılır yen içinde kalır’ yapmışlar gibi.
**
‘Kol kırılır yen içinde kalır’ stratejisiyle yeni bir yol haritası çizmeye çalışan diğer bir kesimde BDP-HDP. BDP’nin Genel seçimlerde HDP çatısına kayacağını biliyorduk, ancak bu kadar erken değil. Yerel seçimden hemen sonra Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde adrese dayalı süratli kimlik değişimi de şimdilik tartışma konusu. Selahattin Demirtaş iki grup toplantısına katılmadı ve bu konudaki görüşlerini henüz toplumla paylaşmadı.
O nedenle; suların ‘duru’ mu, ‘bulanık’ mı olduğunu henüz çözmüş değiliz.
Sanırım herkes 26 Nisan’da yapılacak İmralı görüşmelerine kilitlendi.