Ağızdan çıkan harf dizelerinin oluşturduğu kelimeler olarak tarif edilebileceği gibi, Bir düşünceyi eksiksiz olarak anlatan kelime dizisi, lakırtı, kelam, laf, kavil. Bir veya birkaç heceden oluşan ve anlamı olan ses birliği, kelime, sözcük veya Bir işi yapacağını kesin olarak vadetme olarak da Söz tarif edilebilir.
Diller, lehçeler ve söylemler farklı olsa da söz ile kast edilen mana bir ise aynı manayı ifade eder.
Söz edilirken veya verilirken niyet değil muhatabın ne anladığı asl olandır.
Biz müslümanlar; dünya işlerimizde söz söylediğimiz de, işin ahiret boyutunu ve Mahkeme-i Kubrayı da düşünmek zorundayız.
Her davranış ve tavrımız melekler tarafından kayıt altına alındığı gibi ağızdan çıkan söz de kayıt altına alınmakta kıyamet gününde terazimize konulacağı gerçeğidir.
Kef süresi 18 ayet:
O hiçbir söz söylemez ki yanında çok dikkatli bir gözetleyici olmasın!(Diy. Meal.)
Rahmeti babamla sohbet ederken bana; "Oğlum Allah bize niye iki göz vermiş?" Ben "Allah'ın takdiri"dedim. Babam yine "Bize ne diye iki kulak vermiş?" Ben "Allah'ın takdiri?" O "Niye bir akıl ve bir dil vermiş?" Ben yine "Allah'ın takdiri" deyince o "Evladım her şey takdiri ilahidir, hikmeti ne bunu söyle?" Sustum cevap veremedim kısa bir bekleyişten sonra babam "Evladım Yüce Allah gördüğün her şeye iki defa bak akıl ile değerlendir ondan sonra o konu hakkında konuş. Yine duyduğun her lafı iki defa duy akıl ile tart ondan sonra konuş. Söz vereceğin veya konuşacağın zaman iki defa gözünle ve kulağınla araştır akıl terazisi ile tart öyle konuş. Aklına ilk geleni konuşursan dünya ve ahirette sıkıntı yaşarsın."
Özellikle söz verirken, yerine getirme konusundaki gücümüzü göz önünde bulundurarak söz vermeliyiz. Birilerinin gönlünü hoş tutmak, siyasi partinize oy getirmek dünya menfaatini temin etmek ve daha nice sebeplerden dolayı boş söz söylememeliyiz.
Saf süresi 2-3 ayetler:
"Ey iman edenler! Niçin yapmayacağınız şeyleri söylüyorsunuz?
Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz Allah katında çok çirkin bir davranıştır."(Diy. Meal)
"Ey iman edenler!" Olarak başlayan bu iki ayet kendini iman ehlinden sayanlara direk bir ikkaz ve uyarıdır.
Verdikleri sözü unutanlar, işi görünüsun ve başkasını kandırmak için boş söz verenlerin durumları kıyamette eyvah ki ne eyvah dır.
Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Münafığın alameti üçtür; konuştuğu zaman yalan söyler, söz verdiğinde sözünde durmaz, kendisine bir şey emanet edildiğinde hainlik eder.” (Buhârî, İman: 25; Müslim, İman: 25)
Siyasilere oy talep edilirken verilen sözler ve iktidar oldukları hâlde verdikleri sözleri yerine getirilmeyenler ahirette işleri pek kolay değildir.
Bu tür insanlar: "oldu da bitti MaşaAllah, seçimi kazandık barekeAllah" der sözünü unutabilir bir başka seçime kadar israhata çekilebilir. Ancak sözlerin kayıt altına alındığı ve ahirette hesabı sorulacağı unutulmamalıdır.
Safvan bin Süleym radiyallahu anh anlatıyor: Biz: "Ey Allah'ın Resulü! mü'min korkak olur mu?" dedik, "Evet!" buyurdular.
"Peki, cimri olur mu?" dedik, yine: "Evet!" buyurdular.
Biz yine: "Peki yalancı olur mu?" diye sorduk. Bu sefer: "Hayır! buyurdular." (Muvatta)
Selam ve dua ile.