Yaşadığımız coğrafyanın insanlarını yarım yüzyılı aşan yaş almışlığımdan dolayı olsa gerek, tanıyorum diye düşünüyorum.
Yanlış mıyım, yanlış mı düşünüyorum.
Hayır, doğru düşünüyorum diye düşünüyorum.
Gayet açık, net, sarih, daha ne kadar yaşamak gerekir ki tanımak için.
‘Ömür tüketmek’ diye buna diyorlardır zaten.
Coğrafyanın insanına bir iki sallayacağız diye bak kaç takla atıyorum. Topu adamın sağından atıp, solundan kaçmaya çalışıyorum ki, çok zor, Türkiye koşullarında o kadar zor ki. Her kes ya sağ açık ya da sol açık, üstelik göz açık. Ataklar nizami olsa da engellenmesi tek düdüğe bağlı, pat ani fren. Hakemler çok kötü. Eskiden i..e derlerdi kızardık, ayıp diye. Corona işinden sonra sağlıklı da düşünemiyoruz. Bulmacanın kutucuklarını doldurmak gerekiyor, o noktalı boşlukları ağız dolusu küfürle doldurmayıp da ne yapacağız!
Bütün ataklar ya sağdan ya da soldan geliyor kaleye. Öyle ortadan, direk kaleye giden, atağa kalkan yok, Karambol seviyoruz Millet olarak. Karambol iyidir, eylemin gerçek sahibini göremezsiniz o kargaşada. ‘Giden gider kalan sağlar bizimdir’ misalidir.
İşin başına dönersek, ne diyorduk?
Ha evet, ‘tanıyorum bu coğrafyanın insanlarını’ diyordum, değil mi?
Lan oğlum, ‘tanısan ne olur, tanımasan ne olur, 12 Eylül’de de tanıyorum diyordun’ deseler?
Cevabım var, haksızlık yapmayın derim.
‘Söylemde ‘güçlü’, eylemde zayıf’ bir millet derim, öyle apışıp kalırsınız işte. Tanımadığımı sanıyordunuz değil mi?
Bak, aynı düşünüyoruz, demek ki sen/siz/sizler de tanıyorsunuz!