Sosyal ve psikolojik empati

Psikolog Ayşegül Kaya

Ali geç saatlere kadar proje ödevi için çalışmak zorunda kalmış ve o gece geç uyumuştur. Sabah okula gitmek için uyandığında geç kaldığını fark edip apar topar evden çıkmak zorunda kalmıştır. Neyse ki otobüse son anda yetişen Ali otobüse bindikten sonra proje sunum için hazırladığı ödev dosyasını evde unuttuğunu fark etmiştir!

Bu cümleleri okurken kendinizi Ali’nin başına gelenlerin aynısını yaşarken hayal ettiniz mi? Ali’nin o anda neler düşündüğünü ve nasıl hissettiğini anlayabiliyor musunuz?

Empati nedir?
Empatinin Türkçe kelime karşılığı duygudaşlıktır.
Halk dilindeki tanımı ise kişinin kendisini karşısındaki kişinin yerine koymasıdır.
Daha geniş anlamda baktığımızda ise;
* Empati kurmuş sayılmamız için, karşımızdaki kişinin duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlamamız gereklidir. Kişi kendisini karşısındakinin yerine koymalı, olaylara onun bakış açısıyla bakmalıdır. yani, empati kurmak isteyen kişi karşısındaki kişinin fenomenoloji alanına girmesi gereklidir.
Psikolojideki fenomenolojik yaklaşıma göre; Her insan gerek kendisini gerek çevresini, kendisine özgü bir biçimde algılar; bu algısal yaşantı kişiye özgüdür. Yani her insan dünyaya, kendine özgü bir bakış tarzıyla bakar. Eğer bir insanı anlamak istiyorsak, dünyaya onun bakış açısıyla bakmalıyız.


Empati kurmak karşıdaki insana hak vermek ya da onun haklı olduğu sonucunu çıkarmak değildir. Empati, onun neden öyle düşündüğünü ve neden bu şekilde davrandığını anlama sürecidir.

Aşırı Empati Sendromu ise;
Kişinin daima karşıdakinin duygu ve düşüncesiyle ilgilenmesidir. Birey herhangi bir eylemde bulunurken veya duygularını ifade ederken kendi düşüncelerinden çok’ el âlem ne der’ yâda bunu yaparsam ‘o nasıl düşünür’ gibi duygulara kapılır. Günümüzde hatta bunun birçok örneği vardır.
Hepimiz hayatımızı yönlendirirken kendi isteklerimizden çok başkalarının düşünce yapısına odaklanmıyor muyuz?
 Evet, odaklanabiliyoruz ;
Empati dozumuzun yüksek olması ile kendimizi hassas, yoğun duygusallığa sahip ve kendini değersiz hisseden  biri haline dönüştürebiliyoruz. Çünkü hayatımızı biz değil de çoğu zaman başkalarının yaşadığına inanıyoruz.

 Sosyal ilişkilerimizde empati ;

Sürekli iletişim halinde olduğumuz bir işimiz aile hayatımız ve arkadaş ilişkilerimiz vardır.
Bu alanlarda var olabilmek için sağlıklı ilişkiler kurmak ve insani eylemleri yapabilmeyi empati kavramına borçluyuz.
 Çünkü
Empati insanları birbirine yaklaştırıp, iletişim kalitesini arttırır. Kişiye anlaşıldığı hissini verir ve kişinin kendini önemli hissetmesini sağlar.

Empati kurmak, kişilerin kendilerine karşı yapılan kötü davranışları da affetmesini de sağlar. Yapılan olumsuz davranış sonucunda incinen insan empati kurarak bu incinmişliğin olumsuz etkilerini de üzerinden atabilir.

Başka bir bakış açısıyla baktığımızda ise, saldırgan ve anti sosyal davranışların azaltılmasına yardımcı olarak saldırganlık ve zorbalık eğilimi gösterme şeklimizin de azalmasına neden olacaktır.
 
Empati doğuştan mıdır? Doğuştan değil ise öğretilebilir mi? Ya da kişinin yaşantıları sonucu bunu öğrenmesi mi gerekir?
Empati yeteneğimiz doğuştan yüksek olmasına rağmen yaşantımıza göre de belirli şartlarda hızla kaybedilmektedir.
Özellikle de
0-2 yaş aralığındaki çocuk ve ergenlik dönemindeki bireyin ben merkezci düşünce yapısından dolayı empati kuramadığını ve empati yeteneğinin gelişmesi için desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum.

Biz yetişkinler ise genel olarak empatinin bilişsel yönlerini düşünerek başkalarının deneyimlerinin neye benzeyeceğini akla uygun duruma getirerek öğrenmeye çalışıyoruz.
 Ya da yetişkin bir birey olarak empati kurma yoksunluğumuz bunu bizzat deneyimlememiş olmamızdan kaynaklanıyor. Çünkü başkalarının acısını deneyimledikçe daha kolaylaştırıcı davranışlar sergileyebiliyoruz.

Sevgilerimle,




 











 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.