Sanat, şiir ve edebiyat, insanlık tarihi boyunca kültürün ve toplumsal bilincin temel taşlarını oluşturmuştur. Ancak son yıllarda, bu alanların toplumsal değeri ve önemi giderek azalmış, yerini daha yüzeysel ve tüketime dayalı kültürel formlaralmıştır. Özellikle sosyal medyanın her anımıza hükmetmesi sonucunda insanlar artık üretmek yerine tüketmeyi tercih etmeye başlamışlardır.
Sanat, şiir ve edebiyatın toplumdaki yerini kaybetmesinin birçok nedeni vardır. Bunların başında, dijitalleşme ve küreselleşme süreçlerinin hızlanması gelmektedir. İnternetin ve sosyal medyanın yaygınlaşması, bilgiye erişimi kolaylaştırırken aynı zamanda bilgiye ve kültürel ürünlere olan bakış açısını da değiştirmiştir. Bu değişim, derinlemesine düşünmeyi ve entelektüel birikimi gerektiren edebi ve sanatsal eserlerin yerini, kısa sürede tüketilebilen, görsel ve eğlence odaklı içeriklerin almasına yol açmıştır.
Dijitalleşme, sanat ve edebiyatın algılanma ve tüketilme biçimini kökten değiştirmiştir. Kitap okuma alışkanlığı yerini sosyal medya gönderilerine, şiir ve edebiyat yerini ise anlık mesajlaşmalar ve viral içeriklere bırakmıştır. Bu dönüşüm, insanların dikkat süresinin kısalmasına ve derin düşünce süreçlerinin yerini hızlı ve yüzeysel tüketim alışkanlıklarının almasına neden olmuştur. Edebi eserler ve sanat eserleri, artık uzun süreli bir etkileşim gerektiren birer uğraş olarak değil, hızlıca gözden geçirilen, yüzeysel birer içerik olarak algılanmaktadır.
Toplumda sanat, şiir ve edebiyatın yerini kaybetmesinin bir diğer önemli nedeni de, genel kültürel tüketim alışkanlıklarındaki değişimdir. Küreselleşmenin etkisiyle, kültürel ürünlerin homojenleşmesi ve kitlesel tüketime uygun hale getirilmesi, sanatsal ve edebi değerlerin arka plana itilmesine neden olmuştur. Bu durum, bireylerin kültürel deneyimlerini zenginleştirmek yerine, daha kolay ve hızlı tüketilebilen popüler kültür ürünlerine yönelmelerine yol açmıştır.
Toplumun sanat ve edebiyat yerine yöneldiği başlıca alanlar arasında sosyal medya, dijital oyunlar ve eğlence endüstrisinin diğer unsurları yer almaktadır. Bu alanlar, bireylere hızlı ve anlık tatmin sağlayan, kolayca erişilebilir ve tüketilebilir içerikler sunmaktadır. Tik Tok, İnstagram, Facebook, WhatsApp, YouTube gibi uygulamalar ve bunların her saniye üretmiş olduğu içerikler daha ilgi çekici gelmektedir. Bu tür içeriklerin yaygınlaşması, sanatın ve edebiyatın toplumsal değerini daha da azaltmıştır. Bunun yanında bu alandan para kazanan insanların kısa sürede zengin olmak isteyen gençlere kötü örnek olması durumu kısır döngüye sokmaktadır.
Özellikle sosyal medyanın en fazla kullanıldığı ülkemizde sanat, şiir ve edebiyatın toplumda giderek yok olması, toplumsal bilinçte ve kültürel zenginlikte ciddi bir gerilemeye neden olacağı açıktır. Derinlemesine düşünme, eleştirel bakış açısı ve entelektüel gelişim gibi unsurların zayıflaması, toplumların daha yüzeysel, tüketim odaklı ve homojen bir yapıya bürünmesine neden olacak, bu durum, uzun vadede kültürel çeşitliliğin ve bireysel yaratıcılığın azalmasına, hatta kaybolmasına yol açacaktır.
Dijitalleşme ve küreselleşme gibi süreçlerin etkisiyle ortaya çıkan bu durumun, toplumumuzun gelecekteki yapısını nasıl şekillendireceği üzerine daha fazla düşünülmeli, konu ile ilgili kurumlar çok ivedi gerekli çalışma gruplarını kurmalı, gençlerin sosyal medya kullanımı belirli bir yaşa (akıl yaşı) kadar sınırlanmalı, eğitim müfredatlarını yeniden sanata, şiire ve edebiyata ilgi çeker haline getirmelidir. Ne yazık ki yıllardır eğitim alanında revizyonlar yapılıyor ancak sadece ismi revizyon olarak kalıyor. Umarım köklü adımlar atılmada geç kalınmaz. Aksi takdirde bir nesil kayboldu, yeni nesiller de kaybolacaktır.