Başbakan son düzlükte rakip olarak gördüğü kim varsa, bindirme yapıyor!
O Alevi
Bu Zaza
Ben ise Sünni
Dedi ve suni bir gündem yarattı.
Bu da yetmedi, Demirtaş’ın ‘Zaza kılığında’ Kürtleri kandırdığını söyledi.
Bunların tümü ne için?
Cumhurbaşkanlığı makamı!
Pardon, başkanlık makamı için!
Bunun için mezhep ve etnisite üzerinden bu kadar ayırım, ayrıştırma, ötekileştirme yapılması şart mı, yâda doğru mu?
Biz, bizim gibi düşünenler, elbette doğru değil diyoruz.
Zaten Başbakan’da bizim gibi düşünmeyenlere hitap ediyor, çünkü Türkiye’de artık böyle düşünen kesim/kesimler oluşuyor, oluşturulmaya çalışılıyor. Lidere, liderin mezhep ve etnisitesine dayalı bir yönetim modelinin inşası için gayretler var, böyle bir tarz deneniyor. ‘Demokratikleşme ve Kürt sorununun çözüm modellerine’ uygun düşmeyen bir tarz bu. Bu tarzın ülkeye, bu ülkenin halklarına hiç faydası olmaz, huzurda getirmez.
Eskilerin deyimiyle;
Allah encamımızı hayretsin.
**
Türkiye genelinde sokakta dolaşan Suriyeli sayısı 1 milyon civarındaymış!
Mülteci statüsünde oldukları için bunların toplama kampında olması gerekiyordu, olmadı, yayıldılar. Şimdi kamplara götürülmek üzere derdest edilecekler, kamplarda kalmayı kabul etmezlerse sınır dışı olacaklar. Kendi ülkelerine, yani Suriye’ye iade edilecekler. Ortada Suriye yok ki resmi bir iade olsun. O zaman ‘nasıl geldiysen öyle de git’ yöntemi uygulanacak ki, bu da kuzunun kurda teslimi gibi bir şey olacak.
Suriyelilerin geldikleri günden itibaren kampta olmaları gerekmiyor muydu?
Mültecilerin barındırılması ile ilgili uluslararası kurallar belli.
Bu kurallar uygulanmadıysa, Suriyelilerin Türkiye’nin bütün coğrafyalarına yayılmasına göz yumulduysa, bunu politik tartışma konusu yapma hakkımız var.
Esat’a karşı uygulanan politikanın haklılığına zemin yaratmak üzere ilticacıların yayılmasına izin verilmiş olamaz mı?
Dilenen, perişan Suriyelerin ‘boynu bükük’ hallerini halkın vicdanıyla buluşturmak gibi bir politika değil de nedir?
Değilse neden 2 yıl aradan sonra toplanarak kamplara götürülmeleri talimatı veriliyor valiliklere.
Belki de biz haksızlık yapıyoruz!
Yetkililer mültecilerle ilgili uluslar arası hukukun nasıl olması gerektiğini yeni okumuş ve gözden geçirmiş olabilirler.
Velhasıl; nerden baksan tutarsız, nerden baksan ahmakça uygulanan bir iç ve dış politika.
**