Dünyaları oyun olan, sokaklarda özgürce oyunlara dalan çocuklar; Suriye’deki savaşın ardından kentlerin sokaklarına mahkûm edilmiş.
Diyarbakır’ın sokaklarında çöplerde kâğıt, karton, plastik şişe toplayarak hayatta kalmaya çalışan çocuklar, gecenin karanlığında üşümemek için yaktıkları ateşin etrafında insanlığın vicdanına sesleniyor.
Sokakta oynayan çocuklardan sokak çocuklarına…
Çocuk deyince en sevimsiz insanın bile yüreğinde insani bir kıpırtı oluşur, temizliğe, saflığa, geleceğe dair. ‘Çocuktan al haberi’ derken atasözümüz, yalansız dolansız, objektif gerçekliği anlatır. Çocuktur, yalan nedir bilmez, yalana ihtiyaç duymaz. Ne zaman ki, büyümeye başlar çocuklar yavaş yavaş akıtırız zehrimizi onlara da. Yalansız dünyalarına bir bir katılır yalan dünyanın bin bir türlü oyunu.
Oyun… , aslında çocukların doğasının vazgeçilmezidir. Nasıl ki büyüklerden bahsederken, mesleğini, ne iş yaptığını sorarız, çocukların da doğal işleridir oyun. Ama oyun kelimesi dahi büyüklerin elinde kirletilir. Çocuğa sorsanız oyun başkadır, büyüklere sorsanız bambaşkadır oyun.
Oyun, çocuk ve sokak…
Çocuklar için oyun alanıdır sokaklar ama sadece sokaklar mı, çocuğun gözünde her yer oyun alanıdır. Çünkü çocuğun dünyasıdır oyun. Çocuklar indimi sokağa oyun için iner. Bir çocuk için küçük bir dal parçası bir At olur. Onun hayal dünyasının sınırı yoktur. Sınırlar… sınır içinde oyun içinde oyunlar büyüklerin marifetidir.
Sokakta oynayan çocuklar…
Ne zaman ki, sokağa iner çocuklar başlar onların dış dünya ile serüveni. Bir çocuk, iki çocuk, üç çocuk… geldi mi çocuklar bir araya, doldurdu mu çocuklar sokakları o zaman başlar dünyanın neşesi. Sokakta cıvıl cıvıl oynayan çocukların varlığıyla aydınlanır dört bir yan. Sokak ve çocuk nasıl da yakışır birbirine. Hele ki, sanal alemin çocukları ekran başına hapsettiği, çocukları sokaktan kopardığı günümüz dünyasında.
Sokağa hapsolan çocuklar…
Şöyle elinden tutuk mu yeni yeni yürümeye çalışan bir çocuğun, birlikte adımlamaya başladık mı sokakları. O anın keyfine diyecek yoktur. Ama bir yandan da gözleriz çocuklarımızı, aman düşmesinler, düştükleri yerden bir mikrop kapmasınlar vs… Kendi çocuklarımız için kaygı duyarız kimi zaman sokakta ama yanı başımızdadır annesinin kucağında kimi zaman sıcakta kimi zaman soğukta, donuk gözlerle ellerini açmış ve zerre kadar ne yaptığının farkında bile olmayan çocuklar. Biz kıymayız çocuklarımıza sokaktaki bir çöp tanesinden dahi sakınırız ama sokak sokak kentin çöplüklerinde kâğıt, karton, plastik şişe; kimi zaman kendi için üst baş, belki de kimi zaman bir parça ekmek toplayan çocuklar da var yaşadığımız kentte.
Savaşın çocuklarından sokak çocuklarına…
Kiminin sokak serüveni anne babasıyla başlar, kiminin yoktur bir annesi babası. Zaman zaman görürüz etrafımızda boylarının üç beş katı büyük çuvalların içinde küçücük çocuklar, aile geçimleri için çöpleri çiğner dururlar. Öyle ki, bu durum bile bazen onlar için bir oyuna dönüşür. Eli yüzü çöp içinde kap kara çocukların gözlerindeki ışıltıya takılır kimi zaman gözlerimiz. Evet, böylesi çocuklar da var dünyamızda ve maalesef sayıları gün gün daha da artmakta. Yanı başımızda Suriye’de bir savaş ve o savaşın çocukları şimdi kentimizin sokak çocukları… Sokaklarda çöpleri ayıklayarak ekmeğini, geçimini kazanmaya mecbur bırakılan çocuklar. Oyun çağında ama büyüklerin oyununa kurban giden çocuklar…
Sokak, çocukların evi değil oyun alanı olsun
Gün akşam, karanlık çöktü Diyarbakır sokaklarına. Bir köşe başında, karanlıktan ve soğuktan korunmak için toplanmış Suriyeli mülteci çocuklar, bizim sokak çocuklarımız. Kentin sokaklarında oyun oynaması gereken çocuklar, sokaklarda geçim derdine terk edilmiş. Sokak çocukların evi değil oyun alanı olsun. Sokağa terk edilmiş, sokaktaki çöplüklere hapsolmuş çocukların varlığı insanlığın vicdanında açılmış derin bir yaradır ve bu yara gün gün insanlığı yok ediyor.
Ali Abbas YILMAZ / Özel