Siyasi ve toplumsal tercihler

NACİ SAPAN
Hayatın bütün alanlarında tercihler önemlidir.
Doğru ya da yanlış, tercihler; hem şahsi hem de toplumsal alanlarda hayatın akışını farklılaştıran, değiştiren unsurlar olarak yaşamlarımızın vazgeçilmezleri arasındadır. Birlikte yaşarız, onunla kalkıp onunla otururuz, bizimle at başı, omuz omuza yürür tercihlerimiz.
Şahsi bazı tercihler kazandırır, bazıları da kaybettirir. Her iki durumda da şahsilik söz konusudur, kişileri ilgilendirir.
Toplumsal tercihler böyle değildir, kazancı da kaybı da toplumsal hanede değerlendirildiği için faydası ve zararları konusunda karar vericilerin çok düşünmesi gerekiyor. Özellikle toplum adına hareket edenler, onlar adına karar verenler, ülkeleri yönetenlerin tercihlerinin sonuçları, toplumsal zarar ya da faydalara hitap eder.   
Demokratik katılım, çoğulculuk, ortaklaşma gibi Demokrasinin vazgeçilmez unsurlarının varlığı bu nedenledir, yani toplum adına doğru tercihlerde ortaklaşmak içindir.
Biz de öylemi?
Demokrasiyi ‘amaç değil de araç olarak’ görenler bizim adımıza karar verdi, kişisel tercihlerini toplumsal tercih olarak sundu, işte geldiğimiz nokta. Bilmem, anlatmama gerek var mı, birlikte yaşıyoruz.
Özellikle ülke yönetimine aday olanların, şahsi tercihlerini toplumsal tercihlerle buluşturması, ortaklaştırması, çoğulcu bir anlayışla kararlaştırması, elbette ki toplumsal faydaya hitap edecektir.
*
Şimdi; Cumhuriyetin ikinci yüzyılına hazırlık yapıyoruz. Millet ittifakı var, ittifakın yükselişi var. AKP-MHP’nin Cumhur ittifakının ise süratle çöküşü söz konusu, bunun tersi Cumhuriyet Halk Partisinin iktidar güzergâhında yıldızının parladığı bir dönem başlıyor.
Tercih meselesini iktidar güzergâhı için gündem yaptım. Tercihler de çoğulcu mantıkla ortaklaşmanın kaçınılmaz olduğunu vurgulamak için. Türkiye’nin tamamında bu tercih meselesi elbette ki doğru uygulanmalı. Diyarbakır ve bölge için özel yazıyorum, çok daha dikkatli ve seçici davranmak lazım.
Önceki günkü yazımda belirttiğim gibi ‘İktidar seviciler’ devrede, hazır bekliyor. Yıllardır partiye emek verenler onların umurlarında değil, ‘aile, aşiret, eski Milletvekili, kalabalık, para-pul’ gösterişi ve anlatımıyla parti yetkililerini etkilemeye çalışıyorlar, bu yönde ‘ataklar’ da başlatmışlar. Örneğin, Diyarbakır için iştahlananların tamamını biliyoruz, açıkça da söylüyorum, toplumsal hiçbir karşılıkları yok. Ayrıca CHP’nin bunlara ihtiyacı yok.
Aşiret, aile, feodal ilişkiler, kırsaldan toplu oylar, oradan gelecek oyların pazarlanması külliyen yalan.  Öyle olsa HDP’nin kırsaldan hiç oy almaması gerekiyordu ki, aksine kırsal HDP’nin oy deposu.
Geriye ne kaldı, kent merkezleri ki, o kesiminde kent merkezlerinde bir ağırlığı ve varlığı söz konusu değil. Demokrasi, çoğulculuk, katılımcılık diyorsak, Diyarbakır’da, bölgemizdeki tercihleri halkın beklentilerine, sivil toplumun benimsediği, önerdiği şahsiyetlere yönelmek gerekiyor.
Aksine, üst düzeyden dayatma, partinin yönetici kadrolarıyla bireysel ilişkilerle yaratılmış tercihler toplum nezdinde kabul görmeyecektir. Yanlış tercihler, CHP’ye 20 yılı nasıl kaybettirdiyse, doğru tercihler önümüzdeki 20 yılı kazandırır. Aksi olursa, bir 20 yıl daha bölgede arzulanan sonuçlar çıkmaz.
Bu görüşler sadece şahsıma ait değil, benimle görüş alışverişinde bulunan bölgedeki ve Diyarbakır’daki toplumsal düşünen şahsiyetlerin düşüncelerinden yansıyanlardır.  

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.