İnsan nerede ve hangi koşullarda doğacağını belirleyemiyor. Doğacağı coğrafyayı belirleme şansı olamadığı için; coğrafyayı bir kader olarak kabul ediyor. Ya da göç yollarına düşerek yeni hayatlarını devam ettirmeye çalışıyorlar. Bu yüzden çoğu insan anlaşmazlıklardan, savaşlardan dolayı sürekli kan kaybeden, refah ve huzur bulamadığı coğrafyalarda doğduğuna sitem ediyorlar. Burada sitem edilmesi gereken coğrafya mı yoksa siyaset mi olduğu çoğu zaman karmaşıklaşarak birbirinin içine giriyor.
Savaşların ardı arkası kesilmeyen Ortadoğu gibi dünyada bazı coğrafyalarda yaşamak hiç de kolay değil. Bu çatışmalı coğrafyalarda refah ve huzur içinde yaşamak hiç de kolay değil. Çünkü devletler, kültürler ve toplumlar arası sorunlar bitmiyor. Savaşlar, çatışmalar yüzünden bu coğrafyalarda yaşayanlara hayat cehennemi aratmayan bir tarzda sürüyor. Yakın zamanlarda şahit olduğumuz gibi üzerlerine yağan bombalardan canlarını kurtarmak için topraklarını terk edenleri, bu yolda nasıl bir can pazarı yaşandığını medyadan izledik. Kimisi denizlerde kayboldu. Kimisi kurşunların hedefi oldu. Tarih sayfalarına da geçen trajik göç hikâyeleri ortaya çıktı. Aslında bu yaşananlar için coğrafyanın mı yoksa ulusal ve uluslar arası yönetim ve siyasetlerin mi kaderlerini belirlediğine yeniden bakmak gerekiyor.
Çünkü daha refah ve demokratik koşullarda yaşama alışkanlığı gelişmeyen, bunu talep edemeyen toplumlar için kaderini belirleyen etmen siyasetler oluyor. Nasıl yaşaması gerektiğini bilemeyen ya da talep etmesini bilemeyen toplumların kaderini siyasetler belirliyor. Yani ülkelerinde kendilerine refahı, huzuru ve barışı, sağlayamayan siyasetler sonuçta kaderlerini de belirliyor. Genelde değişim gücünü gösteremedikleri için hâkim olan gelenekçi teokratik, otokratik siyasetler kaderlerini belirlediği için acı sonuçlarını yaşamaktan kurtulamıyorlar. İnsanlar coğrafyalarını değiştirerek en azından doğacak çocukları için kaderlerini değiştirebiliyorlar. Ama yaşadıkları coğrafyada demokratik siyasal değişimleri yaşamadan ne kişisel ne de ülke kaderlerini değiştiremezler. Siyasetlerin kurbanı olmaktan kurtulamazlar.