Anlaşılıyor ki, günümüzde siyaset insan eliyle yürütüldüğünde ve gücü eline geçirenin dilediğini yapabilme kudretine sahip olduğu bir anlayışla hareket ettiğinde, toplumsal kutuplaşma, adaletsizlik ve gücü elinde tutmak adına demokratik düzeni değiştirme tehlikesi ortaya çıkabiliyor. Ne yazık ki, güç zehirlenmesi, şahsi çıkarlar ve keyfi kararlar çoğu zaman siyasal düzenin önüne geçiyor. Bu durumda toplumun ortak yararı değil, bireysel hesaplar ve dar çevrelerin menfaatleri belirleyici oluyor.
Bu noktada, yapay zekâ teknolojilerinin siyasete entegrasyonu, bu sorunlara potansiyel bir çözüm sunabilir mi sorusu gündeme geliyor. Yapay zekâ, büyük veri analizleri yapabilme kapasitesiyle, insan önyargılarından arınmış, nesnel ve bilimsel verilere dayalı kararlar alabilir. Örneğin, yapay zekânın siyasi partiler üzerindeki etkilerini inceleyen bir çalışmada, yapay zekâ teknolojilerinin siyasi partilerin karar alma süreçleri, propaganda/seçim kampanyaları, seçmen analizleri ve teşkilat yapıları üzerindeki mevcut etkileri ile potansiyel imkân, fırsat ve tehditlerin ortaya konduğu belirtilmektedir .
Kamu kaynaklarının dağıtımında adaletin sağlanması, politikaların etkisinin şeffaf değerlendirilmesi ve liyakat esasına göre atamaların yapılması gibi alanlarda yapay zekâ destekli sistemlerin devreye girmesi, yozlaşmayı ve kayırmacılığı önleyebilir. Bu, siyaseti sadece söylem değil, somut veri ve ölçülebilir sonuçlar üzerinden yürüten bir düzene dönüştürebilir. Nitekim, yapay zekâ ve demokrasi ilişkisini inceleyen bir çalışmada, yapay zekânın demokratik süreçler üzerindeki etkileri ve bu etkilerin nasıl yönetilmesi gerektiği tartışılmaktadır .
Ancak, siyaset sadece teknik ve mekanik bir alan değildir. Duygular, kimlikler, inançlar ve toplumsal hafıza, karar alma süreçlerinde etkilidir. Dolayısıyla tüm yetkinin yapay zekâya devredilmesi, demokratik temsil ve insan iradesinin dışlanması anlamına gelebilir. Ayrıca, yapay zekâ sistemlerinin de insanlar tarafından tasarlandığı ve bu nedenle algoritmaların içine hangi değerlerin, hangi önceliklerin yerleştirileceği sorusunun ortaya çıktığı unutulmamalıdır. Bu durum, mutlak tarafsızlık iddiasını sorgulamaktadır.
Belki de yapay zekâ, siyasetin destekleyicisi, denetleyicisi ve vicdanı olabilir. Bireysel hırsların önüne geçen, toplumun ortak çıkarını veri ve analizle ortaya koyan, yanlış kararları önceden tespit eden ve yöneten bir sistem olarak siyasetin yeni omurgası haline gelebilir. Özellikle güç sahibi olanların, demokratik düzeni kendi lehlerine değiştirme riskine karşı, yapay zekâ tabanlı denetim mekanizmaları güçlü bir çözüm sunabilir. Örneğin, yapay zekâ destekli sohbet robotlarının seçim kampanyalarında kullanılması, seçmenlerin politikalar hakkında bilgi edinmelerine yardımcı olabilir.
Sonuç olarak; siyasetin insana dair yönü ve toplumsal temsiliyeti elbette kalmalı. Ancak kişisel zaafları, çıkar oyunlarını ve gücün kötüye kullanımını denetleyecek ve sınırlayacak sistemler için yapay zekânın varlığı, artık bir lüks değil, bir gereklilik olabilir. Çünkü adaletin ve demokrasinin sürdürülebilirliği, yalnızca iyi niyetli liderlere değil, güçlü ve tarafsız sistemlere de bağlıdır. Yapay zekâ ise belki de o tarafsız sistemin en önemli yapı taşı olabilir.