Yeni yasama dönemi ile birlikte siyaset savaşı da kızışmaya başladı.
Karşılıklı suçlamalar tavan yapıyor.
Gündem çok ciddi ve ağır
Gündemin ana maddesi;
Ortadoğu ve Kürtler
Detaylarının içindeki ağırlık noktası ise yine Kürtler
Rojava-Kobane-YPG-IŞİD
Dolayısıyla Türkiye, hükümet ve çözüm süreci
Birileri ‘çözüm süreci bitti’ diyor
Birileri ‘Devam ediyor’ diyor.
Ediyor mu, etmiyor mu?
Bilen varsa beri gelsin.
**
Kentlerin içi karışık
Sınır karışık
Helikopterler kaza yapıyor
Savaş uçakları PKK’ye ait mevzileri bombalıyor
Polisin yetkileri artırılıyor ( ki), zaten polis bu yetkileri kullanıyordu.
Şimdi hukuken kullanma yetkisine sahip olacak.
O zaman çık işin içinden, nasıl çıkacaksan!
**
Gidişat hiç iyi değil.
Peki, halk ne yapsın?
Halk sadece izliyor.
Filler yürüyor/tepişiyor, çimenler eziliyor.
Sonra ‘provokasyon’ deniliyor.
Peki, kim bu provokatörler?
Provokasyonu neden yapıyorlar?
Herkes bu provokatörlerin varlığından ve provokasyonundan haberdar da neden önüne geçilmiyor?
‘Memnuniyeti kendilerine saklıyorlar, şikâyeti ise halka yapıyorlar’
Bunun hesabını bir gün sormazlar mı adama?
**
Ülke karışık, iç savaşın eşiğinde duruyor.
Yönetenler, her şey olup bittikten sonra görüş ve düşüncelerini açıklıyor.
Her şey olup bittikten sonra, olanların üzerinden konuşup, tartışmak, analiz yapmak kolay ve rahat bir iş.
Önemli olan; olacakları önceden analiz edip, tehlikeye işaret edebilmektir.
Ne iktidar nede muhalefet bunları yapmıyor.
‘Bir bakalım ne oluyor, sonradan ona göre tavır geliştirip, gardımızı alırız. Suçlamalarımızı ona göre yaparız. Sonuçlarını da siyasi ranta dönüştürürüz’ mantığı ile hareket ediyorlar.
Bunun adı, bu yapılanın adı resmen ihanettir.
Halka ihanettir
Halklara ihanettir.