Siyaset, politika garip bir şeydir, bazı gündemleri unutturur.
Biz, sorumlu yurttaş bilincine sahip olduğunu hasbelkader iddia eden bireyler, bu unutmaların/unutturmaların bir parçası oluyor muyuz, olmuyor muyuz?
Dün Pazar olduğu için kahvaltı öncesi ve sonrası geniş ve miskin bir zaman dilimini iyice kullandım, bu ve buna benzer şeyleri düşündüm. Siyaset ve politika bazen gündem olması gerekmeyeni ilk sıraya, olması gerekeni de son sıraya atma özelliğine sahip son derece garip bir meslek.
Bütün ülkelerde bir aşağı bir yukarı aynı ve garip mantıkla yürüyen bir meslektir ancak, bizim gibi ülkelerde iki, üç kat daha garip bir mantıkla icra edilir/ettirilir. Emir-komuta zincirinin halkalarının birbirine eklenmemesi ve tek elde tutulmaması gereken bir kurum olması arzu edilmesine rağmen, ülkemizde bunun tanıklığını yapamamak ne kadar acı verici, değil mi?
Demokrasiden çok fazla söz edildiği bir ülkede, yani bazen de demokrasi konusunda ‘mangalda kül’ bırakmayan tavır ve edaya sahip bir ülkenin bireyleri olarak ‘inançlarımızı’, ‘inandıklarımızı’, ‘inanmak istediklerimizi’ galiba gözden geçirmemiz gerekiyor.
Dünü bir önceki güne, bugünü düne emanet ederek yol yürürken, gelecek için ‘Yarın ola hayrola’ mantığı ile adım atan, adım attıktan sonra sonuçlara müdahale edemeyen bir toplum olunca sonuçlarda toplumsal sonuçlara hitap etmiyor, bireysel sonuç alıcıların işine yarıyor durum. Siyaset ve politikanın neredeyse tamamı liberalizmle buluşmalar gerçekleştirdiğinden dolayı da toplumsal bir takım sorunlar haliyle unutma/unutturmalar tablosunda yerini alıyor. Sonrası ise elbette ki ‘bekle gör’ politikasıyla eş değer.
**
Sahi; N’oldu bu Dicle vadi, Hevsel, konut, imar alanı, stadyum inşaatı-AVM gibi toplumsal karşı çıkış ve imza kampanyası gerektiren durumlar.
Bak! Siyaset ve politika zamanı karıştı araya, ne yapalım?
Yok, yok unutturmak isteseler de unutmadık.
Artık hayırlısı, 30 Mart’tan sonra bakarız!
Geç kalmadıysak eğer.
**
On gözlü köprünün ilerisinde tekel fabrikası ve 43 dönümlük arazisi satılıyor. Kıymetli bir yer.
Umarım Diyarbakır’dan iş adamları talip olur, dışarıdan birileri gelip almaz.
Olabilir mi?
Sanmıyorum;
Memlekette 10’unun üzerinde Sanayici ve İş adamı Derneği var.
Buna izin vermez!
Yani, öyle umuyorum.