7 Haziran seçimlerine CHP’nin bildirgesinin damga vurduğunu kabul etmek gerekiyor. İşçiyi, emekçiyi, emekliyi önceleyen, onların ekonomik koşullarının iyileştirilmesine yönelik seçim vaatleri hedefine oturdu gibi.
İç çekişmeleri bertaraf eden, uzun yıllar sonra ilk kez ‘iç kavga’ dan uzak seçim çalışması gerçekleştiren Cumhuriyet Halk Partisinin seçim bildirgesi ile özellikle ekonomi alanında gündem oluşturması rakip partileri de bu alan üzerinde çalışmaya zorladı gibi.
Diğer partilerden de arka arkaya ekonomik alanda iyileştirmeler yapılacağı yönünde açıklama yapmaları, seçim bildirgelerinde bu konuyu gündeme getirmiş olmaları seçmeni tercih noktasında doğru bir yere taşıdı, taşıyor gibi.
CHP bu kez erken ve doğru bir zamanlama ile seçim propagandasında önceliği yakaladı. Emekliyi, işçiyi, emekçiyi ön plana çıkaran, ekonomik koşullarının iyileştirilmesine yönelik rakamları net bir şekilde telaffuz etmesi, iktidarın bu alandaki fiyakasını bozarken, diğer partileri de muhalif konumları gereği bu alan üzerinden seçmene ulaşmaya zorladı.
AK Partinin ekonomik vaatler konusundaki ‘kaynağı nereden bulacaksın’ itirazları ve karşı çıkışları seçmende karşılık bulmadı. ‘Sen nasıl bulduysan onlarda oradan bulacak’ gibi yaklaşım diğer muhalefet partilerinin de gündemi oldu.
HDP ve MHP’de, seçim bildirgelerinde ekonomik vaatlerini sıralarken, işçiye, emekçiye, emekliye yönelik politikalarının ne olacağını açıklamaları, 7 Haziran seçimlerinin yönünü belirledi. Siyaset; işçiye, emekçiye, emekliye endeksli konum kazandı. AK Parti şimdilik bu endeksin dışında.
Asgari ücret;
CHP, ‘Bin 500 TL’ dedi
HDP, ‘Bin 800 TL’ dedi
MHP, ‘Bin 400 TL’ dedi.
Emekliye ek maaş ve artırım vaadi, taşeronda çalışan işçilerin konumunun devlet tarafından garantiye alınacağı sözü CHP’ye artı puan kazandırıyor.
Çünkü Hedef kitle çok net
Türkiye’de 10 milyonun üzerinde emekliden söz ediliyor
800 bin civarında taşeronda çalışan işçi var.
Günlük kazanıp günlük yaşayan emekçi kitle sayısını da hesaba katarsak CHP’nin seçim bildirgesini hazırlayanların hedefi iyi yakaladıklarını gösteriyor. HDP ve MHP’nin de bu alana yönelmesini hedeflenen kitlenin başarısı olarak görmek gerekiyor.
Yani partiler bu kesimlere yaklaştıkça, bu seçmen kitlesi kendisine ihtiyaç olduğunun pozitif ayırımcılığını keşfetti.
Belki de seçimin kaderini belirleyecek kesim, bu kesim olacak.
Kendisiyle ilgili bir şeyler yapılacağına inanan, vaatlerini yerine getireceğine kanaat getirdiği partiye yönelim, o partiye iktidarın yolunu açabilir.
Bu duruma en yakın parti ise CHP görünüyor.
Bu nedenle; İşçiye, emekçiye, emekliye endeksli seçim diyorum.
Tabii, siyasi tercihler, çözüm-barış süreci tartışmaları, Kürt meselesi, HDP ve MHP’nin bu alandaki yükselişi farklı bir tartışma ve analiz konusu.