Sivas Katliamıyla Faili Meçhullerin “akrabalığı”

Şeyhmus DİKEN

Sivas’a onlarca insan dönemin Sivas Valisi Ahmet Karabilgin’in daveti ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneğinin konukları olarak Pir Sultan Abdal etkinliklerinde buluşmak üzere giderler. Derin devletin ince provokatif taktikleriyle kışkırtılmış güruh tek derdi söz söylemek ve saz çalmak olan, başka da silahları olmayan, çoğunluğu Alevi 33 insanı dünyanın gözü önünde yaktırarak yok eder. Küllerini dünyaya savurur, ibret-i âlem olsun diye. Tarih 2 Temmuz 1993’tür.

Bu kez yine aynı yıldan bir başka tarih; 4 Kasım 1993 dönemin başbakanı Tansu Çiller konuşuyor.”PKK’ya yardım eden işadamları ve sanatçıların listesi elimizde…”

Sivas’ta güpegündüz kitlesel linç ruhuyla yakılarak infaz edilen 33 can’ın acısı dünya durdukça konuşulacak! Görünür ve de gizli faillerinden hesap sorulmasının canlı tutulması herdem gerekli. Bu sebeple her yıl hafıza tazeleme ve toplu infazla yüzleşme ritüeli gibi Sivas Madımak anması çok anlaşılır bir duruma delalet ediyor.

Ama bu meselenin sadece görünen yüzüdür.

Aslaolan meselenin bütünüdür.

Meselenin görülmemekte ısrar edilen yüzü ise Kürdistan’da dönemsel itibarla, yani 1993 Tansu Çiller beyanatı ile başlayan Faili Meçhul Siyasi Suikastlar / Cinayetler devridir. Dönemin failleri ve katledilen mağdurların yakınları olarak canlı tanıkları hâla yaşıyor. Sadece polis bölgesinde 1993 yılı için 2000 dolayında faili meçhulden, dönem itibariyle ise 17 bin faili meçhul cinayetten söz ediliyor.

2 Temmuz 1993’te Sivas’ta yaşanan ve 33 insanın yakılarak katledilmesi, dönem itibariyle Kürdistan’ın Diyarbakır ve Batman başta olmak üzere birçok şehrinde yaşanan yüzü, nerdeyse sektirilmeden her gün tekrarlanarak yaşanıyordu. Yani 1993-94-95, hatta sonrası Kürdistan şehirleri için hergün 2 Temmuz 93 Sivas-Madımak yangınındaki katliam gibiydi.

Birinde, yani Sivas’ta devlet, güruhun katliam yapmasını derin provokasyonlarıyla tetikleyip sonra da göz yumdu.

Diğerinde ise tetikçileri, kontralarıyla bizzat ve pervasızca yaptı / yaptırdı.

Şimdi bu iki reel durumla, Sivas ve faili meçhuller ile yeniden yüzleşmenin bir kez daha vaktidir.

Ve tabi sorgulamanın…

Sivas’ta 33 can’ın infazı adeta Sivas’a ve dünyaya “canlı yayın”la ilan edildi. Peki, şimdi ya da her zaman sormak gerekmiyor mu? O gün onları oraya çağıran Vali ve emrindeki güvenlik güçleri neden “aciz” kaldı. Ve o gün ev sahibi konumunda olan Pir Sultan Abdal Kültür Derneği yöneticileri, taraftarları misafirlerine neden yeterince sahip çıkamadılar. Ve en can alıcı soru, o gün orada hiç mi vicdan sahibi Müslümanlar yoktu ki o katliama dur desin? Ve bugün imaj “yıkama” ya da “düzeltme” tavrında duran kimi Sivaslıların “Lütfen bunu Sivaslıların tümüne mal etmeyelim” ifadelerini yaygın medyada okuyunca ister istemez bunları bir kez daha yüksek sesle düşünedurdum.

Sivas Madımak Oteli toplu imha katliamı ve doksanlı yılların Kürdistan Faili Meçhulleri aynı “derin” kaynağın örgütlü ve imhacı eylemsellikleridir. Ve doksanlı yılların, doksanüçün ve sonrasının dosyası / dosyaları derin devletin dehlizlerinde kapalı kapıları ardındadır. Açılmamıştır.

Sivas katliamı devlet tarafından “dinci, yobaz”lara ihale edilmiştir.

Faili Meçhuller ise adına “Hizbullah” denen dönemin kontra güçlerine.

Dindar Müslümanlar diyor ki, “İslam dininde insan öldürmek yoktur, Sivas’ı biz yapmadık, insanları biz yakmadık.”

Faili Meçhuller nedeniyle sicil temizleme sınavından geçemeyen şimdinin Hizbullah şakirtleri ise “doksanlı yılların faili meçhullerini biz yapmadık, derin devlet yaptı, bizim üzerimize yıktılar, dosyalar açılsın her şey ortaya çıksın” diyorlar.

Sahi, sizce kim yaptı.

Bunca insanı herkesin gözleriyle güpegündüz gördüğü, yaşadığı katliamları kim yaptı, kim!

Bu sebeple geçtiğimiz yıl Diyarbakır Kitap Fuarında bir okurun; “Çok isteyip de yazamadığınız oldu mu?” sorusuna cevabımı bir kez daha yineleyeyim. 1993’ü bütün aktörleri, sanıkları, failleri, mağdurları ve mekânlarıyla günbegün bir il üzerinden mesela Diyarbakır üzerinden yazmak ister(d)im…

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.