Yaşam koşulları her geçen gün bir öncesine göre daha da zorlaşıyor. Bazen külahımızı önümüze alıp derin düşüncelere dalıyoruz. Nasıl bir dünyada yaşıyoruz? Dünyanın bütün sıkıntıları neredeyse son yıllara sıkışmış gibi. Bu yüzden bazen eskiye özlem de gelişiyor. Keşke eski zamanlarda yaşasaydık diye. Doğanın ve insanın bu kadar kirlenmediği dönemlerde yaşamak daha tercih edilir oluyor. O zamanlar teknoloji ve teknikten uzak bir yaşamdı, yaşam koşullarının sıkıntıları da vardı ama her şeyden önce insanların kirlenmesi bu kadar iliklerine kadar işlememişti. İnsan ilişki ve davranışları günümüz kapitalist sistemdeki gibi bir kültürel yozlaşmaya uğramamıştı. Çevre ve doğa günümüzdeki gibi yağmaya uğramamış, her taraf betona kesmemişti. İnsan doğayla barışıktı. Doğaya daha uyumlu bir yaşamı sürdürüyordu. Hava, su, toprak bozulmaya uğramamıştı. İnsanlar özgürce doğada, doğal yaşam içinde; teknik ve teknolojik olanaksızlıklarına rağmen daha mutluydular.
Teknolojik devrimle her şey makineleşmeye başladı, yakın tarihimizde de bilgisayar çağı başladı. İletişim, ulaşım o kadar gelişti ki; dünyanın bir ucundan diğerine gitmek saatlere sığdı. Artık Marsa gitmek bile turistik seyahat kategorisine girdi. Robotlar neredeyse günlük yaşamımızın ayrılmaz bir parçası haline geldi. Ama insanlar özünden uzaklaşmaya başladı. Kültürel yozlaşma ve kendi insan olma köklerinden uzaklaşmaya başlayınca doğanın en yıkıcı canlısı durumuna dönüştü. Gücü eline geçiren insan başkalarını mutsuz etmeye başladı.
Bütün teknolojik gelişmelere rağmen insanların bir kısmı mutlu büyük çoğunluğu ise mutsuz oldu. Bu kadar teknolojik gelişme karşısında insanın daha fazla refah içinde yaşaması ve mutlu olması gerekirken mutsuzluğun nedenlerini anlamak için düşünmeye başlıyoruz. Mutlu olmamız bu kadar mı zor diye.
Şimdi kışın da gelmesiyle birlikte etrafı sisler kaplamaya başladı. Haberlere bakınca bir taraftan sis bir taraftan fırtına. Doğal dengeyi bozunca, doğayla barışık olmayınca gazabı da yıkıcı oluyor. Önümüzü göremez hale geliyoruz. Kasvetli hava içimizdeki sevinç dalgalarını kırmaya çalışıyor. Ama yaşam devam ediyor. Yaşam devam ettiği sürece umut da…