Batı Alman müzik grubu Boney M.'in, Rivers of Babylon (Babil'in nehirleri)şarkısı, 1978 yılında dünyada ünlendiğinde, Yahudilerin Filistin’den son kez sürgün edilmelerinin üzerinden 1850 yıl geçmişti.
Şarkı, BabilDevletinin2600 yıl önce,Kudüsü Yahudilerden almasının ardından, sürgündeki Yahudi Halkının yakınmalarını ve vatanlarına özlemini anlatıyor. Bu özlem, Yahudilerin din kitapları Tevrat'ı, siyasi ve tarih belgesi haline getirmeler ile binlerce yıl sürmüş ve nihayet, yirminci yüzyılda yeniden devlet olmalarını sağlamıştır.
Geçmiş yakın tarihimizde gerçekleşen; Rusların Çerkezleri, Saddam'ın Kürtleri sürgün etmesi, Türkler'in Bulgaristan'dan yaşadıkları zulüm dolayısıyla kaçmaları, insanların vatan özlemini bitirmemiş, bilhassa arttırmıştır. Bu sebeple, topraklarından sürülen insanlar, şartlar oluştuğunda, illa ki topraklarına geri dönmüşlerdir.
"Bülbülü altın kafese koymuşlar yine de ah vatanım demiş"
On dokuzuncu yüzyılın ikinci, yirminci yüzyılın birinci yarısına egemen olan, seksen yıl önceki, milliyetçilik akımları da, ikinci dünya savaşından sonra, yerini birlikte yaşama faziletinin güzelliklerine bırakmıştır.
Hitler'in Nasyonal Sosyalizminin benzeri ırkçı ve milliyetçi akımlar yerini, Allah'ın Kitabında yer alan, mealen "Tanışasınız diye sizi kavim ve kabilelere ayırdık" ayetininbuyruğudoğrultusundabiraradayaşamaerdemliliğinebırakmıştır.
Günümüzdeki çok uluslu şirketler, çokuluslu ve inançta devletler, Avrupa birliği benzeri kurumlar, birlikte yaşama olgunluğuna örnek oluşumlardır.
Dünya bu olgunlukta değişim gösterirken, Türkiye'de;
– 1970'liyıllardakikomünislerMoskova'yapopülersöylemi,
– Sayın Süleyman Demirel'in 2006 yılında, başörtüsü ile okumak isteyen öğrencilere "İlla başı bağlı okumak istiyorsanız, Arabistan'da öyle yerler var. Oraya gidin",
– 31 Mart 2019 yerelseçimlerindeSayınErdoğanınHDP'lisiyasetçilerehitaben"Çokseviyorsan Irak'ın kuzeyinde Kürdistan var. Yallah oraya, git Kürdistan'a. Sizin bu ülkede yeriniz yok",
tarzındaki, ötekileştirici söylemler, birlikte yaşama erdemliliğinin, Ülkemiz siyaseti ve devletin yönetim anlayışında eksik olduğunun göstergesidir.
Devletinmuhtelifkadrolarındagörevlibürokratlarınolduğubirortamda, bir bürokratın"..onu bunu bilmem, sırtını kürke, kapını Kürde alıştırmayacaksın!" ifadesi, insani cehaletimizin karnesidir.
Bu cahilane düşünce, söylem ve uygulamalara rağmen, yüzyıllık Türkiye Cumhuriyeti'nde, Kürtler Türkler ile, Aleviler Sünnilerile, MüslümanlarGayrımüslümlerilebiraradayaşamaeredemliliğiniısrarlagöstermişlerdir.
Hatta daha ileri giderek; birbirlerini sevmiş, aşık olmuş, evlenmiş ve çoluk çocuk sahibi olmuşlardır. Bazen de "Kırklar dağının düzü/Ziyaret çarptı bizi/Kör olasan Suzan suzi/Sularapardıbizi" şarkısında olduğu gibi sonraki nesillere hikaye olmuşlardır.
Yirmi birinci yüzyılda, Filistinlilere yaptıklarından dolayı, her türlü insani özellikten yoksun, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun, 2017'de ve yakın zamanda, Gazze dolayısıyla kendisini eleştiren Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanına, "Kürt köylerini bombalayan, gazetecileri hapse atan, ... bir liderden ahlâk dersi alacak değilim."söylemindebulunabiliyorolmasınısindirmekkolayolmasagerek.
Küçük siyasi çıkarlar uğruna, ırkçı, şoven düşünce, söylem ve uygulamalarla; kendi ırkından, mezhebinden, inancından olmayanları ötekileştiren, onlara kendi vatanlarını layık görmeyen zihniyetin peşinden gitmenin, seksen beş milyonun faydasına olmadığının farkında mıyız?
Bir kısım siyasetçi ve bürokratın, kısa vadeli kazanımlar uğruna, ipine sarıldıkları; insani, ahlaki ve ilahi olmayan, düşünce, söylem ve uygulamalara rağmen, insanımız, medeni dünyanın, bir arada yaşama erdemliliğinden vazgeçmemiş, vazgeçmeyecektir.
Yönetim gücünü kullanan siyasetçi ve bürokratların; siyasi söylem ve faaliyetlerinde, devlet idaresinde ve yaşama dair her alanda "yaratılanı Yaratandan ötürü sevdiklerini" göstermeleri,insanlarımızınonlarıbağrınabasmalarınınölçüsüolacaktır.
Hatırlatalım dedik!