‘Silahlı mücadele ve şiddet yöntemi terk edilmeli’

En eski Kürtçe yayınlardan biri olan DENG dergisi tarafından geçen hafta Diyarbakır’da yapılan “Kürt meselesi; nasıl bir gelecek” konferansının sonuç bildirgesi yayınlandı.

Ramazan YAVUZ-HABER

TİGRİS HABER - En eski Kürtçe yayınlardan biri olan DENG dergisi tarafından geçen hafta Diyarbakır’da yapılan “Kürt meselesi; nasıl bir gelecek” konferansının sonuç bildirgesi yayınlandı. Sonuç bildirgesinde, Kürtlerin iç barışını sağlayarak, bünyelerini güçlendirip ortak hareket ederek söz konusu tehditleri bertaraf edebileceği, Kürtlerin ulus olmaktan kaynaklanan haklarının anayasal güvence altına alınması, “Kürtçe için her ev bir okula dönüştürülmelidir” şiarı etrafında bir seferberlik ruhuyla hareket edilmesi ve Kürt halkının özgürlük mücadelesinde silahlı mücadele ve şiddet yöntemlerinin terkedilmesi gerektiği vurgulandı.

Diyarbakır’da geçen hafta bir otelde DENG dergisi tarafından “Kürt meselesi; nasıl bir gelecek” konferansı düzenlendi. Konferansa bölgedeki sivil toplum örgütleri, araştırmacı, aydın, yazar, gazeteci ve kanat önderleri ile Irak Kürdistan Federe Bölgesinden akademisyenler ve bazı parti temsilcileri konuşmacı olarak katıldı.

Yoğun bir katılımın yaşandığı, Deng Dergisi Genel Yayın Yönetmeni A. Mecit Durmuş’un açılış konuşması yaptığı ve “Ortadoğu’da Kürt Meselesinin Kazandığı Yeni Boyutlar”, “31 Mart Seçimleri Sonrası Siyasi İklim ve Kürt Meselesinin Çözümüne Olası Etkileri”, “Kürt Siyasi Aklı, Yeni Bir Yol Bulmak” konu başlıklarıyla üç oturum halinde yapılan konferansta çok yoğun ve derinlikli sunum ve tartışmalar yapılarak farklı ama birbirini tamamlayıcı sonuçlara varıldı.

Konferansın yayınlanan sonuç bildirgesinde ise, Jeopolitik durumun belirsizleştiği bir dönemde Kürd ve Kürdistan meselesinin Ortadoğu’nun başat sorunu olmaya devam ettiği, Irak Federe Kürdistan Bölgesine dönük yoğun saldırılara rağmen Hewlêr’in (Erbil) demokrasinin, çoğulculuğun, farklılıkların bir arada yaşadığı örnek bir model oluşturduğu kaydedildi. Irak Federe Kürdistan Bölgesi ‘ninhaklı ve meşru bir mücadelenin eseri olduğuna dikkat çekilen sonuç bildirgesinde şunlar yer alıyor:

“KÜRT MESELESİ ORTADOĞU’DAKİ KRİZLERİN ODAĞINDA YER ALIYOR”

“Kürt meselesi, Ortadoğu’da yaşanmakta olan bütün temel krizlerin odağında bulunmaya devam ediyor. Kürt milletine reva görülen tarihi haksızlığın insan onuruna, evrensel temel hak ve özgürlüklere, barış ve özgürlük ilkelerine aykırı olduğu açıktır. Kürt halkının kendisine dayatılan haksızlıklara karşı gösterdiği meşru itiraz ve tepkiler ise her keresinde şiddetle bastırıldı. Bu durum yüzyıllık süregiden çatışma, kutuplaşma, insani ve ekonomik kayıplara yol açtı. Kürt halkına karşı izlenen inkar ve çatışma politikası Türkiye’yi derin bir ekonomik kriz, yokluk ve yoksulluk girdabına iterken aynı zamanda siyasal sistemin otoriterleşmesini hızlandırdı. Kürt meselesinin adil ve eşitlikçi bir temelde çözülmemesinden kaynaklı sorunlar yumağı bölge barışı ve istikrarını tehdit etmeye devam ediyor.

“BAĞDAT, KURDİSTAN BÖLGESİNE SALDIRILARINI ARTTIYOR”

Süper güçlerin ve bölge devletlerinin Ortadoğu’daki nüfuz mücadelesinin sürdüğü, Gazze Savaşı’nın bütün bölgeye sıçrama riskinin arttığı bir dönemde Bağdat’taki iktidar Federe Kürdistan Bölgesi’nin anayasal ve ekonomik kazanımlarına karşı saldırılarını artırıyor. Hem merkezi Federal Irak hükümeti hem de bölge ülkelerinin Kürdistan Bölgesi’ne yönelik istikrarsızlaştırıcı girişimleri Kürdistan Bölgesi için ciddi riskler oluşturuyor.Jeopolitik durumun belirsizleştiği bir dönemde Kürd ve Kürdistan meselesi Ortadoğu’nun başat sorunu olmaya devam ediyor. Federe Kürdistan Bölgesine dönük yoğun saldırılara rağmen Hewlêr(Erbil)demokrasinin, çoğulculuğun, farklılıkların bir arada yaşadığı örnek bir model oluşturuyor.

Federe Kürdistan Bölgesi haklı ve meşru bir mücadelenin eseridir; Bağdat’ta karşı barışçıl bir siyaset izliyor ve Irakla eşitlik hukuku temelinde bir arada yaşamayı amaçlıyor.Federe Kürdistan Bölgesi yoğun saldırı ve tehlikelerle karşı karşıyadır. Buna karşın Kürtler iç barışını sağlayarak, bünyelerini güçlendirip ortak hareket ederek söz konusu tehditleri bertaraf edebilirler.

“ŞİDDET VE ÇATIŞMA SİYASETİ AK PARTİYE KAYBETTİRDİ”

Öte yandan Türkiye’de 31 Mart’ta yapılan seçimlerde yeni bir siyasal tablo ortaya çıktı. 22 yıllık AKP iktidarı Kürt meselesinde izlediği şiddet ve çatışma siyaseti nedeniyle önemli oranda gerileyerek ikinci parti oldu. Buna karşılık CHP bu seçimlerde birinci parti durumuna yükseldi. 31 Mart seçim sonrası ortaya çıkan siyasi tablonun Kürt meselesinin çözüm çabalarına olası etkileri önemli bir tartışma konusu olmaya devam ediyor.

“BASKI, İNKAR VE ŞİDDETLE BİR SONUCA ULAŞILAMAZ”

Türkiye’nin geleneksel inkâr ve şiddet politikasındaki ısrarı ise Kürt meselesinin çözümünü daha da karmaşık hale getirmektedir. Yüzyıllık deneyimler baskı, inkar ve şiddetle bir sonuca ulaşılamayacağını göstermektedir. 31 Mart seçimlerinde ortaya çıkan tablo bu gerçeğin somut göstergesidir. Kürt meselesinde savaş ve çatışma politikası hiç kimseye bir fayda sağlamamış, tersine Türkiye’yi derin ve çok yönlü bir krize sürüklemiştir.

Yapılacak şey geleneksel inkâr politikasının terkedilmesi, Kürt halkının varlığını ve ulus olmaktan kaynaklanan haklarının anayasal güvence altına alınmasıdır. Barışın, istikrarın, demokrasinin ve ekonomik gelişmenin anahtarı budur.

“SİLAHLI MÜCADELE VE ŞİDDET TERK EDİLMELİ”

Konferansımız, Kürt halkının özgürlük mücadelesinde silahlı mücadele ve şiddet yöntemlerinin terkedilmesi, Kürt halkının özgürlük mücadelesiyle demokrasi mücadelesi arasında kopmaz bir bağın olduğu,Kürtçe dilinin eğitim ve resmi dil olması ve hayatın bütün alanında kullanılması, “Kürtçe için her ev bir okula dönüştürülmelidir” şiarı etrafında bir seferberlik ruhuyla hareket edilmesi, Söz konusu ortak paydalar için bütün Kürt siyasi aktör, STK, demokratik kurum ve aydınların birleşmesi, dört parçadaki Kürtlerin izledikleri politikaları yakınlaştırmak ve ortaklaştırmak için bir Ulusal Konferans mekanizmasının oluşturulması gereğine vurgu yapmıştır.

Bu alanda yol almak ve çözüm çabalarını kolaylaştırmak amacıyla Türkiye’de düşünce ve ifade özgürlüğü önündeki bütün engeller kaldırılmalı, Kürt siyasi partilerine dönük kapatma ve kısıtlayıcı anti demokratik uygulamalara son verilmelidir.Konferansımız Kürt meselesinin eşitlikçi ve barışçılçözümü için Kürt siyaseti, aydın, yazar ve ilgili taraflara sunmak amacıyla benzer fikri ve düşünsel çabalarını sürdürecektir.”

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Diyarbakır Haberleri