Vay be sihirli rakam 400 imiş, biz ciddiye ve dikkate almamışız.
Fuat Avni akıllı, biz avanak (!)
O anlatmıştı bütün bu olanları olacak aşamasında iken.
Şimdi de öğreniyoruz ki herhangi bir parti de alsaymış 400’ü olurmuş!
Yani CHP-MHP ya da HDP, herhangi birine 400 sunulmuş olsaymış, bu olanlar, yaşananlar, ölümler, kan, gözyaşı olmazmış diyor/diyorlar, hazretler.
Bu millet toptan 550 adet sunmuş daha ne olsun?
400 istiyordunuz, 550 verdik
Yetmiyor mu?
Daha ne olsun?
Halk için, halkın huzuru, güveni içinse, geçerli olan 550’dir.
Yok, şahsiyse, belli bir zümrenin, düşüncenin hâkimiyetinin kalıcılığı için 400’de hala ısrarlıysanız, olmuyor işte.
Olmuyor, yurttaş ‘Dükkân kapalı’ diyor.
**
Bir ülke topyekûn felaketin eşiğinde, ülkeyi yönetenler tek başına iktidar olmanın hesap-kitaplarıyla uğraşıyor ve hala kafamıza vurmaya devam ediyorlar.
Tek başına iktidar olsanız ne olur?
‘Siz olduğunuzda istikrar, olmadığınızda istikrarsızlık’
Söylemiştiniz, inanmamıştık, ciddiye almamıştık.
Evet, bunu bize net gösterdiniz.
Ama şunu da unutmayın!
Bir ülke felaketin eşiğindeyse, o ülkeyi yönetmek üzere milletten yetki alanların tamamının sorumluluğu var. 7 Haziran’da bu yetkiyi alanların sorumluluğunu yerine getirmesinin de zamanı tam da böyle bir zamandır. 1 Kasım tarihine kadar ertelenmeyecek kadar önemli bir sürecin içindeyiz.
**
‘Barış’, ‘Müzakere’, ‘Çözüm’ diyerek bizi/bizleri kandırmışlar, savaşa hazırlık yapmışlar.
Taraflardan hangisi birbirini kandırmış, kandırmış mı kandırmamış mı, bilemiyoruz.
Bildiğimiz, gördüğümüz, tanıklık ettiklerimiz bize şunu gösteriyor ki;
Kandırılan Biz/Bizleriz.
‘Halkların kardeşliği, birliği, beraberliği, mutabakatı, sivil demokratik siyaset dönemi’ gibi son derece ikna edici (!) söylemlerle kandırılan biz/bizler olduk.
Halkların çocuklarının kanları akmaya devam etti, ediyor.
Analar, bacılar, eşler, kardeşlerin duran gözyaşları durduğu yerden yeniden akmaya başladı.
Sivil demokratik siyaset devreden çıkarıldı, silahlı siyaset devreye sokuldu.
Neden?
Bizim bilmediğimiz ne var, ne oldu?
Bize ‘Barış’ derken, savaş hazırlığı yapanlar, savaşı dayatanlar, halkı savaş cephesinin ortasında bırakanların, savaş yanlısı olmayanlara vermesi gereken bir hesabın olduğunu mutlaka bilmeleri gerekiyor.
Bu savaş neden, niçin?
Kimin/Kimlerin iktidarı için.