Sermaye uludur, sermaye uludur. Girdik kapitalizmin çıkmaz trafiğine. Köylüsü köysüzü ocusu bucusu cümle âlem dönmüş çayırlık koyuna, sermayenin pis akan suyuna.
Sermaye uludur, sermaye uludur. Âdem’den beri zayıf kavimler, bitkiler, hayvanlar hep zenci kalmıştır. Âdem de zencidir Havva da. Ortadoğu da açık ara en koyu zenciler de bizleriz.
Sermaye uludur, sermaye uludur. Cennet denilen yer süt bal akan nehirlerde değil, sarı altın madenin içindedir. Dolar Aden bahçesinden, cennetin renginden daha yeşildir. Payımıza düşen, bağırsağımızı beynimizi tıkayan Hilar’dan çıkma buğday başağıdır. Kim ne yapsın Grozni’yi, Halepçe’ yi, Gazze’yi.
Sermaye uludur, sermaye uludur. Tespih çeken devletler, mazlumları sever; aman ha sakın yanlış anlamayın başakçı kardeşlerim bunlar sadece uzaktan sever, hiçbiri sevdiğine kavuşmak istemez. Sevdiğine kavuşmamak için duvarın üstünden veyahut tren rayların üzerinden yürür gibi pür dikkat ederler, mazlumu görmemek için ulu orta trenin altına yatarlar.
Sermaye uludur, sermaye uludur. Orada burada öfkeli kravatlılar, kalbur eylemler, ültimatomlar hepsi göktaşı büyüklüğünde birer koca yalandır, her biri kendi başına birer tiyatrodur. Sermaye kapitalizmin uluyan kurdudur. Kim ne yapsın sahipsiz kuzuları, okul çağındaki çocukları, süt beyaz yarınları.
Sermaye uludur, sermaye uludur. Yeşil sermayenin zaferi, şatafatı varken kim ne diye içsin fakirin pekmez şerbetini, kim ne yapsın mazlumun haykırışlarını. Beyaz Saray, Mekke’den Medine’den senden benden mısır unundan daha beyazdır.
Sermaye uludur, sermaye uludur. Adaletsiz, doyumsuz, tatsız, ırkçı kafalı çağın şerefine yani bugünlere. Buğday ekenler, serçe avlayanlar, fırın kuyruğunda sıra çalanlar, başkasının diliyle müziğiyle halayıyla kafayı yiyenler, nasıl aydınlanma çıkacak havaya asılı bu sisli kafalardan.
Sermaye uludur, sermaye uludur. Ulu olan yalnızca sermayedir, inanmıyorsan çık bak dışarıya, bin git yurdun doğusundan batısına. Çeşmen yeşil, varillerin siyah, nehirlerin sarı akmıyorsa kim ne yapsın sendeki zenciliği, davaperestliği?
Sermaye uludur, sermaye uludur, haklı davanı yüreğinde dört kitap gibi taşısan da. Bu salt sermayenin ululuğu hep sürecek mi? Horlayan sermaye düzenine karşı bilim, üretim, kültür, adalet, demokrasi, farklılıkların değerli oluşu önemsenmeli. Tüm kültürel değerlere karşı salt kapital sömürgeci talan düzeninin doğurduğu tüm alanlara karşı önce düşünsel cephe açılmalı.
Dağ başındaki köyden kutsal hac yolculuğuna kadar, tüm davaların, değerlerin sermaye uludur anlayışında birleştiği doğru mudur?