Hastayım, farenjitlerim azmış. Evde televizyon karşısında bulunan bir kanepeye uzanmış uyku ile uyanıklık arasında gidip geliyorum. Televizyon haberleri veriyor. Haberler arasında bir ara Amedspor Kaptanı Şehmus Özer’in bir trafik kazasında yaşamını yitirdiğini duyar gibi oluyorum. Ter içindeyim, gözlerim kapalı uykuda mıyım uyanık mıyım bilemiyorum. İçim buz tutmuş gibi üşüyor, bedenim dıştan yanıyor.
Dayanamadım gözlerimi açtım. Televizyon haber vermiyordu, bir yandaş yağcılık yapıp bir şeyler geveliyordu. Uzandığım yerden doğruldum. Ağzım zehir gibi, dilim damağım kurumuştu. Bir iki yudum su içip biraz kendime gelince; “Bilmiyorum rüya mı gördüm yoksa gerçek mi? Televizyonda bizim futbolcu Şehmus Özer’in trafik kazası geçirdiğini ve öldüğünü duyar gibi oldum” diye eşime endişe ve korkumu dile getirdim. Eşim; “Rüya değil duydukların, Şehmus trafik kazasında ölmüş” deyince, kasılıp kaldım.
Keşke duyduklarım rüya olsaydı. Ama değil, sevgili Şehmus’u hiç beklemediğimiz bir zamanda, umulmadık bir yerde ve de çok genç bir yaşta yitirdik. Bu güzel insan önce karlar ülkesinde kayboldu, sonra soğuk bir kış günü karların içinden çıkıp bir kuş misali hayatın ötesine uçup gitti. Sevdiklerine ve sahalara “hoşça kal” diyemeden hayata veda etti.
Şehmus Özer’i azimli, disiplinli, centilmen ve kabiliyetli bir futbolcu olarak tanırdım. Cesurdu, yiğitti ve özgüveni fazla olan biriydi. Gerçek bir demokrattı. Futbol, barış, eşitlik ve kardeşlik onun yaşam felsefesiydi. “Taş atanlara çiçek vereceğiz” temel şiarıydı. “Çocuklar Ölmesin, Maça Gelsin” diyen bir takımın kaptanıydı. Diyarbakır terazisinde ağır basabilmek için kalıcı bir başarıya imza atmak gerekir ya, işte Şehmus Özer o kalıcı başarılara imza atanlardan biriydi. Spora meraklı Kürt gençlerinin idolüydü. Sahalarda top oynarken bedeni ve ruhu topla bütünleşir, şutları ağlarla öpüşürdü. Attığı her golle ben varım derdi ve taraftarların gönüllerini fethederdi. Türkiye’nin değişik il ve ilçelerinde Süper Lig’de ve amatör birçok kulüpte top koşturup, sahaları şenlendiren gerçek bir futbolcuydu o.
Şehmus Özer, sadece sporcu olarak değil, insan olarak da çok iyi bir insandı. Kürt halkının bütün güzel değerlerini kendi kişiliğinde sanki harmanlamıştı. Vefalıydı. Yardım etmeyi, dayanışmayı, paylaşmayı bilen biriydi. Fırın ekmeğini yiyen köylü genelde köyünü unutur denilir; Şehmus Özer, zirvelerde olduğu zamlarda bile ne köyünden, ne dostlarından ve Amed’den ne de Kürt değerlerinden koptu. Yaşamın içindeydi. Yükseklerde olmanın hakkını hakkıyla verdi. Makam Dağı’nın Divaneli kartalıydı o.
Kendisiyle çok fazla bir ilişkim olmadı, sadece iki defa görüştüğümü ve konuştuğumu hatırlıyorum. Kendisini daha çok kardeşim Şadan’dan dinlediklerimle tanıdım. Mekânsal ayrılıklar ve aramızdaki yaş farkı nedeniyle ilişkilerimiz çok sık değildi. Ergani’ye her gittiğimde kendisi oradaysa kardeşim Şadan bizi buluştururdu. 24 Mayıs 2009’da, kır çiçekleri ve renk renk güllerin doğayı bezediği güneşli bir bahar günü Makam Dağı’nın doğu yamacında bulunan Kümeevleri’nde bana gençlerle birlikte önce bir futbol şöleni ve ardından da fırında pişirilmiş güveç ziyafeti çektirdiğini, sonrasında ise arabayla güzel bir tur attırdığını hiç unutmadım. Gerçek bir aile dostuydu. Sadece kendisiyle değil, akrabalarıyla da ailece dostuz. Ama kardeşlerim Şahin ve Şadan’ın Şehmus’la ilişkileri çok farklıydı, kardeş gibiydiler.
Azmi Subaşı, Cengiz Yılmaz, Şadan Üzülmez, Müslüm Üzülmez, Şehmus Özer.
24 Mayıs 2009. Ergani/Makam Dağı.
Şehmus Özer’in adını fazla duymamış, hikâyesini bilmemiş olabilirsiniz. Düşleri ve düşünceleri hakkında çok fazla bir bilginiz de olmayabilir. Sadece şunu bilin yeter: O, sizden ve bizden biriydi.
Şehmus Özer, 1980 yılında Ergani’de doğdu. 9 çocuklu bir ailenin çocuğuydu. Çok zahmetler çekti. 19 yaşındayken Diyarbakır’ın Erganispor takımında futbol hayatına başladı. Birçok takımı şampiyon yapıp Süper Lig’e yükseltti ama kendisi sadece 5 maç Süper Lig’de forma giyebildi. 2014’ten beri Amed Sportif’te forma giyip kaptanlık yapıyordu. En verimli olacağı bir zamanda aramızdan ayrıldı.
Yapılan açıklamalara göre, 20 Aralık 2016’da Malatya’dan Diyarbakır’a dönerken kullandığı aracın Elazığ’da Gözeli bölgesinde uçuruma yuvarlanması sonucu yaşamını yitirdi. 11 Aralık Çarşamba günü cenazesi Amedspor bayrağına sarılı olarak memleketi Ergani’de Gülbaran Mezarlığı’nda defnedildi. Kara ve soğuğa rağmen sevenleri kendisini yalnız bırakmadı. Kadınlar Kürtçe ağıtlarını yaktı, erkekler gözyaşlarını akıttı. Ailesinin, akrabalarının, dostlarının, sporcuların katılımıyla binlerce seveni tarafından sonsuzluğa uğurlandı.
Zemheri ayazında yüreğimiz yansa da acıya katlanacağız. Ailesine, Amedspor’a, dostlarına ve sevenlerine sabırlar diliyor ve acılarını paylaşıyorum. Mekânı cennet olsun.
Başımız sağ olsun.
e-posta: muslum.uzulmez@gmail.com
web: http://www.uzulmez.info/muslum