Naci Sapan
Bütün ülke ‘bir sevdadır’ gibi düştü seçim derdine. Seçimle, geçim derdinin üstesinden gelinebileceği gibi bir his vardır genelde yurttaşın belleğinde. Bu bellek seçim bitinceye kadar diridir, umutludur. Seçim bittikten sonra insanların gerçek gündemi devreye girer ki o da geçimle ilgili derttir. Başlamadıysa da yakındır, devreye girer. Ama uzun sürmeyecek gibi çünkü zaman kısa. Bir daha seçim derdine düşeceğimiz süreç başlayacak.
Önce cumhurbaşkanlığı, ardından genel seçim, belki de erken genel seçim. Bu arada Suriye meselesi de ülkenin ciddi meseleleri arasında canlılığını koruyarak hayatımızın bir parçası olacak gibi.
Başbakan Cumhurbaşkanı olacak mı olmayacak mı?
Partinin başında bir dönem daha kalacak mı kalmayacak mı?
Ya da bir dönem kendini dinlendirecek mi?
Ankara’nın gündeminde bu 3 olasılıkta var. Bu 3 olasılık önümüzdeki süreçte Türkiye’nin önemli gündem maddeleri arasında yer alacak ve siyasetin odak tartışmaları arasında olacak. Paralel devlet, cemaat tartışmalarının devam edeceğini Başbakan’ın balkon konuşmasıyla anlamış bulunuyoruz. Seçim sonuçlarıyla ortaya çıkan durum, rakiplerin konumu, alınan oy oranları başbakanı rahatlatmış görünüyor.
Başbakan’ın asıl gündemi; Seçim öncesinde olduğu gibi cemaat ve paralel yapılanma olacak diye düşünüyorum. Çünkü seçmen kitlesini büyük ölçüde ikna eden bir gündemdi. Başbakan açısından hala sonuçlanmayan durumlar söz konusu olduğu için bu malzemenin tüketilmesi yönünde daha fazla gayret göstereceği belli.
Tabii önemli gündem maddelerinden biri de Kürt meselesi, çözüm süreci ve demokratikleşme adı altında yürütülen/yürütüldüğü söylenen çalışmalar olacak. Bunların tamamından yüzde yüz sonuçlar alınmasa da Başbakan ve iktidar nezdinde büyük ölçüde halledilmiş gibi görünen çözüm ve demokratikleşme süreci ile ilgili KCK ve Abdullah Öcalan’ın tavrının bundan sonra nasıl yansıyacağıdır. Bu yansımalara karşı iktidar kanadının ve başbakan Erdoğan’ın nasıl tepkiler vereceği bundan sonra çok önem arz ediyor.
Seçim öncesinde KCK’den gelen açıklamadaki AK Partinin siyasal meşruiyetinin kendilerinin nezdinde sona erdiği yönündeki vurgular, Abdullah Öcalan’ın ‘Devletin yeniden yapılandırılması’ ve ‘Yeni demokratik anayasanın’ bir an önce hazırlanarak devreye sokulması önerileri konusunda siyasi partilerin tavrı ile birlikte iktidarın alacağı pozisyonun ne olacağı da önemli görünüyor.