1980 darbesi ve 1990’lardan sonra küresel çapta yaşanan gelişmeler, tek kutuplu dünyaya gidilmesi, kapitalizmin hortlamasıyla beraber apolitik bir toplum yaratılmak istendi. Adalet, eşitlik ve özgürlük taleplerini savunan kesimler toplumdan izole edilmeye, marjinalleştirilmeye çalışıldı. Bu durum büyük oranda gerçekleştirilmiş olsa da, Kürt Siyasi Hareketi ile bazı sol, sosyalist hareketlerinortadan kaldırılmasına yetmedi. Özellikle Kürt Siyasi Hareketi ( HEP’ ten HDP’ye doğru ciddi gelişmeler ve büyük açılımlar sağladı)Ülke ve dünya koşullarını iyi okuyarak, ülkenin gerçek demokrasi ile buluşması için ciddi bedeller ödemiş olmasına rağmen, hak arayışında dostlarıyla beraber gücünü artırmıştır.
2015 seçimlerinde iktidarın düşürülmesi, bu gücün en önemli göstergelerinden birisi olmuştur. Son yerel seçimlerde büyük şehirlerin alınmasında da büyük katkısı olmuştur. Kayyımlar, siyasi tutuklamalar, baskı ve hatta siyasi cinayetlere rağmen kendisini yenileyerek, ülke demokratik kültürünün vazgeçilmez gücü haline gelmiştir. Önümüzdeki seçimlerde de( 14 Mayıs) anahtar role sahip olmuştur.
Kürt Siyasi Hareketi,lokal diye ifade edebileceğimiz bölgesel çizgisinin ötesine geçerek adeta devrimsel nitelikteki örgütlenmeyle (her türlü imha siyasetine rağmen) yerelden evrensele tüm değerleri içine alarak, hak arayışında olan tüm kesimlerin birleştiği(kendi renkleri ve talepleriyle, ortak paydalarda) çatının kurucu gücü olmuştur.Tüm sıkıntılı, baskı veyıkım faaliyetlerine rağmen, tüm ezilenlerin kararlılıkla bir araya gelmesi, demokratik bir cumhuriyete olan büyük özlemin etkisidir.
Tüm ötekileştirilenlerin onurlubir yaşam ve ileri demokrasi için bir araya gelerek kurdukları HDK(Halkların Demokratik Kongresi)nin hayat bulmuş hali olan HDP(Halkların Demokratik Partisi) her ne kadar kapanma davasıyla karşı karşıya olmuş olsa damilyonların sesi olma iddiasını sürdürmeye devam etmektedir. Kendi bileşenleri ile beraber diğer demokratik güçlerle bir araya gelerek çok güçlü bir yol haritasıyla, ülkenin en katılımcı ve çoğulcu birlikteliği olan Emek ve Özgürlük ittifakını kurmuşlardır. Bu yönüyle bu ittifak, Cumhur ittifakının korkulu rüyası, millet ittifakının da iktidara yürümesinin öznesi konumundadır.
Ülke seçim gündemi, çok sayıda siyasi parti olmasına rağmen, Cumhur, Millet ile Emek ve Özgürlük ittifaklarının mücadele hamleleriyle şekillenecek. Tabi bu arada Sosyalist Güç Birliğinin oluşturduğu ittifakı da unutmamak lazım. Sol, Sosyalist kesimlerin ülkenin demokratik geleceğine katacakları katkının büyük olacağını önemsemek gerekir.Değişken ve tutarsız sağ siyaset karşısında, devrimci duruş, ülkenin geldiği noktayı dikkate aldığımızda, acil ihtiyaç olarak önümüzde durmaktadır.(Birçok kişi ve çevre ideolojilerin önemi yok önemli olan hak ve hukukun tesisidir dese de bunun sağlana bilmesi de ancak sağlam ve tutarlı ideolojik zeminle mümkün olacaktır.)
Genel olarak seçimlere yön verecek güçlere baktığımızda,siyaseti tükenmiş Cumhur ittifakının karşısında olan millet ittifakı, her ne kadar yüzlerce maddeden oluşan bir yol haritası oluşturmuş olsalar da, baştaKürt sorunu olmak üzere ülkenin bazı önemli sorunlarına karşı her hangi somut, net projeleri bulunmamaktadır.( İstanbul sözleşmesi, Alevi meselesi vb.)Millet ittifakının programı daha çok sistem restorasyonu başka bir ifadeyle AKP Öncesi dönemin tabiri yerindeyse rötuşu gibi durmaktadır.Siyasi hesapların değişkenlik gösterebileceği bir ittifak olmaları sebebiyle ilerleyen zamanlarda bu ittifakta farklı durumlar, sürprizlersöz konusu olabilir. Bu arada Cumhur ittifakına yeni katılımların olması, orada da farklı hesapların döndüğünü, denize düşen yılana sarılır durumunun yaşandığını söylemek mümkün. Özellikle geçmişi ve şuan ki programı tartışmalı olan Hüda Par la yapılan işbirliği, cumhur ittifakının çelişkiler yumağına döndüğünü göstermektedir.
Milet İttifakı adayının sofrayı büyüteceğiz demesi, birleşe birleşe çoğalacağız söyleminde bulunması muhalefetin genişlemesi açısından önemlidir. Öyle anlaşılıyor ki Kılıçdaroğlu geniş bir alanda destek arayışlarını sürdürecektir.
Kılıçdaroğlu’nun daha önce görüştüğü Sol Parti le TİP’ ten destek mesajı alması, TKP’ nin genel sekreterinin katıldığı bir tv programında dolaylıda olsa destek vereceğini açıklaması, bunun yanında HDPziyaretinde çıkan olumla tablo sonrasında Emek ve özgürlük ittifakının aday göstermemesi, tek adam rejimine karşı ilk turdamuhalefetin kazanması için atılmış değerli bir adımdır. Tabi burada önemli olan kimin aday olduğu değil seçilecek kişin birikmiş sorunlara kalıcı çözüm üretip üretmeyeceğidir.
HDP’nin parti kapatma komplosuna karşı muhalif gücünü riske sokmamak adına bileşenlerinden olan Yeşiller ve Sol Gelecek Partisiyle(Yeşil Sol Parti) seçime girme kararı aldı. Ülkehakim siyasi erkleri,Kürtlere karşı tutumunu neredeyse hiçbir iktidar döneminde gerçek manada değiştirmemiştir. Buna karşı Kürt Siyasi Hareketi her türlü engellemelere rağmen gücünü artırmış ve tüm ezilenlerin lokomotifi haline gelmiştir. Kararlı siyasi bir geleneğe sahip olan Kürt siyaseti, ilerici, değişimden yana, katılımcı, çoğulcu ve özgürlüklerden yana olan program ve pratiğini her parti kapatma süreçlerinden sonra daha da nitelikli hale getirmiştir. Gerçek demokrasinin tesisi için bu anlayış ve irade devam edecektir. Öte yandan da HDP’ninKürt partileriyle uzlaşı zeminin de bir araya gelerek gereken ittifakı sağlaması da demokrasi ve aidiyet duygusu açısından önemlidir.
Ekonomik kriz, deprem felaketinin kıskacında gireceğimiz seçim süreci çok boyutlu ve hareketli olacağa benziyor. 2023 seçim sürecini santranca benzetmek bizi yanılmayacaktır. Kimin nasıl hamleler yapacağını zaman gösterecek.