Seccade ve enkaz

Abdurrahim Kılıç
Siyaset kulvarları iyice ısınıyor. Partilerin aday adayları Ankara’da adeta genel merkezlerin önünde çadır kurmuş, kendilerine göz kırpacak, selam verecek bir yetkiliyi avcılar gibi bekliyor.
Bazı kişiler adaylıklarının kesin olduğunu, genel başkanlarının kendilerine adaylık önerdiklerini öne sürüyor. Ki bu her seçim öncesi aday adaylarının klasik yalanıdır!
Siyasi partilerin bazı vaadleri de dillendirilmeye başlandı. Her ne kadar iki ittifakın da aslında köklü programlarını açıklamaları beklense de anlaşılan bizim yönetim sistemimizde böyle bir alışkanlık yok.
Cumhur ittifakının laçkalaşmış ve metal yorgunluğuna kapılmış siyasetine karşı Millet İttifakı popüler vaadlerle işi kotarmaya çalışıyor. Kuru söylemden ibaret olan adalet getireceğiz, enflasyonu düşüreceğiz, eğitim ve sağlığı düzelteceğiz gibi söylemler “ecek, acak söylemleridir.”
Önce programında nasıl yapacağını yazmalısın. Hem de adım adım ve kimlerle yapacağını açıklayarak.
Mesela Kürt hakları sorununda ne yapacaksınız? Kayyumlar gidecek diyorsunuz da nasıl gidecekler. Belediyeleri eski başkanlara geri teslim edecekseniz bu işin mahkemeler, cezalar boyutu nasıl çözümlenecek?
Tutuklu onca siyasetçi ne olacak? Anadil eğitimi konusunda ne yapacaksınız? Barzani ve Kürt bölgelerine yaklaşımınız ne olacak?
Mesela neredeyse öğrencisiz kalmış okullar, eğitim sorununu nasıl çözeceksiniz? Çıldırmış özel okul ücretleri, koridorları boş üniversiteler, sınıf mevcudları yarı yarıya düşmüş liseler ne olacak, nasıl doldurulacak? Programınız nedir?
Mesela sağlık sistemi ile ilgili planınızda ne var. Düzelteceğiz demeyin, nasıl düzelteceksiniz onu söyleyin. Vatandaşı özel hastane soygunlarından, devlet hastanesi kuyruklarından, aylar sonrası için verilen EMAR, Ultrason hastane randevularından nasıl kurtaracaksınız?
Her binanın altında mahalle bakkalı gibi açılan diş hekimlerinin çalışma sorunlarına ne çözüm bulacaksınız? Neredeyse tüm diş hekimleri artık botoks kurslarına gidiyor. Hatta bütün sağlık çalışanları estetik alanına yöneliyor. Artık ameliyat yapacak, doğum yapacak doktor yok neredeyse.
Mesela diyorum kentleşme ile ilgili çözüm öneriniz nedir? Denetimsiz yapılan ve fahiş fiyatlara satılan yüksek binaların yoğun olduğu yerlere kent diyorsunuz ya, işte o beton yığınlarının olduğu ve halkın köyünü sırtlayıp getirdiği kocaman köyleri nasıl modernize edeceksiniz?
Mesela köy dedim ya! Köyde üretimi nasıl artıracaksınız. Bedava mazot, gübre vereceğiz demeyin. Bunu her seçimde duyuyoruz. Köylüyü üretime yönlendiren, köyünde kalmasını sağlayan ve doyuracak bir yöntemden bahsediyorum.
Mesela yıkılan kentleri nasıl yeniden inşa edeceksiniz? İnsanların mağduriyetlerini nasıl gidereceksiniz? Evlerinde yeniden huzurla ve güvenle oturmalarını nasıl sağlayacaksınız?
Mesela atanamayan, iş bulamayan yüz binlerce üniversite mezunu için önerileriniz nelerdir, gerçekten merak ediyorum! İşsiz ziraat mühendisi, inşaat mühendisi, gıda mühendisi, elektronik mühendisi, yüzbinlerce atanamamış öğretmene ve diğer mezunların istihdamı için ne yapılacak ve nasıl yapılacak?
İş dünyasının imalat ve üretim kayıpları ne olacak? Bir yanda asgari ücreti artırıp dar gelirliyi rahatlatacağız diyorsunuz diğer yanda asgari ücret ve sigorta giderleri arttığı için işçi çıkaran işverenin çaresizliği var.
Hem Cumhur hem Millet ittifakı adayları için biliyorum bunların aslında çok da önemsenecek bir yanı yok. Çünkü şimdi önemli olan aday listesine seçilebilecek yerden girmek.
Hâlâ binlerce binanın enkazı yerdeyken ve sayısı bilinmeyen onca insan o enkazların altındayken tüm sorunları minik bir seccade tartışması örtüyor.
Görmeyi bilmeyen bir toplumun gözünü minik bir seccade örtebilirmiş meğer.