Botan, Akadlı barbar Tanrı Kral Naram-Sin’e karşı ölümüne Qasrik geçidini koruyan Gutili süvarilerin, işgalci Yunanlı Onbinler’e Gabar’da nefes aldırmayan efsane Karduklu okçuların, Makedon Büyük İskender’e, Persli Darius’a, Arap Harun Reşit’e, Moğol Timurleng’e, Osmanlı Yavuz’a, bildiğimiz, bilmediğimiz ne kadar Tamburalı Paşa varsa hiç birine yol vermeyen, vermeyecek olan güneşin yiğit çocuklarının, kadim aşıklar Mem û Zîn’in ülkesidir, gülistanımın kalbidir, Nuh’tan bu yana bize, Kürde can olmuş dağların, vadilerin fethedilmez kalbidir, kalbimizdir. Gittiğim, gördüğüm Bêdarê’nin, Ozîm’in, Hêşet’in, Ewrex’in, Osyan’nın, Tilmişar’ın, Girdara’nın Parês’in, Hêlal’in, Bilika’nın, Repin’in, Roboski’nin, Aşût’un ve daha adını hatırlayamadığım, bilemediğim binlerce köyün, illaki Şawuran’ın, her bir tarafı gülistanımın hayat kaynağıdır Botan, asi dağların, sarp vadilerin, özgür yaşamın yurdudur Botan…
*
Botan’ın her bir köyü, her bir dağı, her vadisi her bir tarafına açılır, kör noktası, çıkmaz güzergahı yoktur, bilirsen, tanırsan, onunla dost, yoldaş olursan. O köylerden biri de Kuşdalı yaftasına sığmayan Şawuran’dır, bilen biliyor, tanıyan tanıyor onu. Bir tarafı Garisan bölgesine, oradan da Herekol dağına, bir tarafı Besta’ya, bir tarafı Eruh’a, muhteşem Çirav dağına, hatta ötesindeki Gabar’ın kapısına çıkar. Zorava vadisi boyunca gidildiğinde ise eşi benzeri olmayan kanyon aşıldığında, geçip gidildiğinde Parês köyüne, durmadan yürünse ötesindeki Botan çayına bile çıkılır, sonrası Mawa’dır yada Gurdîlan’dır, Deşta Bişêriyê’dir, Garzan’dır. Derin Zorava vadisine hakim dik kayalıkların altındaki dar bir vadinin yamacında kurulmuş, kartal yuvasını andıran bu dağ köyünün kurulduğu kadim coğrafya bir de yaban yaşamıyla bilinir, tanınır. Şawuran köyünü çevreleyen kayalıklarda, ardı sıra yükselen dağların zirvelerinde, derin vadilerin tabanlarında pars, sırtlan, vaşak, ayı, kurt, tilki, dağ keçisi, kaya kartalı, sakallı akbaba, sayısız kuş türü, yılın her mevsimi kar beyazı akan Zorava çayında ise nesli tükenme tehlikesi altında olan su samuru yaşıyor. Habitatı zengin olan bölgede sayısız endemik bitki, börtü böcek, çiçek, henüz keşfedilmemiş ağaç türü yer alıyor. Yüksek yaylalarında hayvancılık, vadi tabanlarında bağ ve bahçecilik, en aşağılardaki küçücük düzlüklerde ise tarımcılık yapılıyor…
*
Şawuran köyü, devletin bölgeyi insansızlaştırma politikası kapsamında Botan’ın binlerce köyü gibi doksanlı yıllarda yaşanan çatışmalı ortamda boşaltıldı, yakıldı, yıllarca boş kaldı. Zorava vadisinde, 2011 yılında, su kaynağının hemen yanı başında sessiz, sedasız yapımına başlanan HES barajı ile birlikte köylülere dönüş izni verildi. Aynı yıl ziyaret ettiğim Şawuran köyünde çoğu şehir yaşamından bıkmış, doğduğu toprakların özlemine daha fazla dayanamamış yaşlılardan oluşan dört beş ev bulunuyordu. Zorava suyunu vadiye hapseden, binlerce yıl içinde oluşan habitatını yok eden, buradaki yaşamın dengesini bozan HES barajı kapsamında yapılan şose yol dışında hiçbir hizmetin götürülmediği köyde kendi olanaklarıyla zar zor hayata tutunmaya çalışan yaşlılarla yaptığım sohbette, birçok köyde olduğu gibi kent yaşamına alışan gençlerin köye dönmek istemediklerini, dahası köy yaşamının ilgilerini çekmediğini öğrendiğimde bir defa daha hayıflanmanın dışında hiçbir şey elimden gelmemişti, yaşlılara söyleyecek laf bile bulamamıştım. Konuşurken gözleri buğulanan Şawuranlı yaşlı bir köylünün, tepeden izlediği Zorava vadisine dalıp giderek, “Çocuklarımız şehirde büyüdüler, şehir yaşamına alıştılar, şehirleştiler, en kötüsü köklerinden koptular. Anlayacağınız bu nesil beton duvarların içinde kuruyup gitti. Bir daha gelmezler, isteseler de gelemezler, bu dağların hesabından düştüler bir defa, çaresi yok yeniden başlayacağız, yine başaracağız…” demesi heyecan verse de devletin köy boşaltmasındaki kutsal amacını, bölgeyi Kürtsüzleştirmedeki gerçek niyetini, kadim topraklarından, kültüründen, dilinden, tarihinden kopartmasındaki asıl hedefini, dahası Kürtlüğü yok etmeye yeminli asimilasyonist politikasını bilgece teşhir ediyordu. Anladığım, yeryüzünün en barbar Tanrı krallarını, imparatorlarını, şahlarını, padişahlarını başlarından def edenlerin inatçı çocukları pes etmedikçe, Botan'ın, gülistanımın kalbi Kürdi atmaya devam edecektir, buna eminim…
Zorava suyu...